hazır olun dinci faşist dikta yeni bir saldırıya başlıyor. helikopter düştükten sonra ortalık biraz durulunca trt başta olmak üzere satılık medya bir kampanya başlattı.ilk senaryo hem turgut özal'ın hem de muhsin yazıcıoğlu'nun öldürüldükleri ve iki "sözde" suikastı da aynı örgütlerin işlediğiydi. buna sos olarak eşref bitlis suikastini de bu olayla birleştirmeye çalışıyorlardı. trt ve stv gibi kanallarda bir takım güvenilirliği şüpheli insanlara 2010 sonbaharı ve 2011 kışı boyunca programlar yaptırıldı. senaryonun tek elden çıktığı o kadar belliydi ki ayrı programlarda, ayrı sözde uzmanlar aynı cümleleri aynı yerden virgülleyerek defalarca komplo teorileri hazırladılar. bu önünüze gelen bir takım eksik akılların kendi ölçülerinde mükemmellleştirebildikleri son senaryodur. daha öncesindeki denemelerde semra özal, ahmet özal (ki bu iki isim de aradan geçen yıllarda bu konuda en ufak bir şüphe belirtmedikleri halde aniden 2009 sonbaharında özal'ın ölümünün bir suikast olduğunu iddia etmeye başladılar) yazıcıoğlu'nun kazada ölmesi ile ilgili meseleyi devamlı kaşıyan abdullah gül igal ettiği makamın yetkilerini kullanarak özal "suikastini araştırma" komisyonu kurdurdu. ancak köşkteki garsonlara kadar ulaşılıp mesele olabildiğince çarpıtılmasına rağmen kamuoyunun önüne dava diye sunulacak ciddiyette bir iddia oluşturulamadı. bu arada yazıcıoğlu kazası imdada yetişti ve bu konu parmaklanmaya başlandı.
yazıcıoğlu üzerinden gidilmesi hem kazanın spekülasyona açık bir olgu olması yüzünden hem de müteveffanın kürtçü islamcı çizgisinden kaynaklanmakta. akp'nin içinde süren iktidar kavgasındaki dengeler de bir başka unsur bu davanın yaratılmasında. Abdullah gül sonrasında köşke çıkmayı hedefleyen erdoğan ve onu destekleyen hizip, erdoğan'ın yerine suat kılıç ya da binali yıldırım (b planı)'ı başbakan olarak düşünüyor. eski milli görüşçülerin ağırlıkta olduğu bu kesim cemaate açıktan tavır koyup tasfiyeye cesaret edemese de mevzisini kaptırmaya niyetli değil. cemaat ise erdoğan'ın cumhurbaşkanlığına itiraz etmese de icra makamı olan başbakanlığı muhakkak istemekte. ilk adayları mehmet şimşek idi ancak şimşeğin ingiliz vatandaşı olması ve etnik aidiyetinin altını çizen siyasal görüşü tepki çekeceği için ahmet davutoğlu parlatılmaya çalışılıyor. ancak davutoğlu'nun yıldırım akbulutvari sakarlıkları ve gafları dış basında yer bulmaya başladı. içerideki sansür yüzünden cemaatin ve savcılarının düşmanlığını çekmemek için pek fazla yazabilen yok bunları. işte bu noktada cumhurbaşkanlığı sonrasında etkisiz bir figür olmak istemeyen ve emekliliği düşünmeyen abdullah gül devreye giriyor. cemaatin ve aslında cemaate bir çok operasyonu dikte ve sufle eden amerika'nın bazı senaryolar için gül'ün işe yararlılığını test ettiği bir noktadayız artık.
şimdi özel yetkili savcılar eliyle ve yandaş medya eşliğinde sürdürülen benzer bir dava ve linç kampanyası başlatıldı. tıpkı bu yazı gibi 5 cümleden uzun hiçbir şeyi okumayan kara kalabalıklar "flaş, son dakika, işte delil" benzeri spotlarla olayın bir kaza değil de suikast olduğuna inandırılmaya başlandı bile. entelektüel ahlakın dip noktasında olan bir çok akılsız şimdiden "muhsin yazıcıoğlu'nu sevmem ama..." noktasına getirildi bile. bilmediği noktada susmak yerine illa fikir belirtmek adına konuşmaya çabalayan bir sürü geri zekalı "canım adamlar bu kadar şey söylüyor vardır herhalde bir şey" noktasından hareketle ama güya bilgisine kültürüne de de leke sürdürmemek için "yapanlar kimse yakalansın" havasındalar... oysa burda kilit kelime "kimse". suikast yapan kimse yok, hatta ortada suikast yok... nazi partisinin taktiği aynen uygulanıyor konuyla ilgisiz bir olay ele alınıyor, hayali bir düşman yaratılıyor ve onun üzerinden muhalif veya etkisizleştirilmesi gereken güçler tasfiye ediliyor. merak eden Reichstag yangını denen bu işlerin atası kampanyayı bir incelesin http://tr.wikipedia.org/w...ichstag_yang%C4%B1n%C4%B1Goebels'in unutulmaz sözü yazıcıoğlu suikasti ve benzeri uydurmacaların mantığını da güzel özetler ; yalan ne kadar büyük olursa itiraz edebilen o kadar az olur. çünkü normal insanların aklı bu kadar büyük bir yalan söylenebileceğine yatmaz.
Abdullah gül telaş içinde bu işin üzerine yürüyor; şimdi yazdırılan ifadelerinin üzerinden dava açılan aramaya katılan insanların tamamı televizyonlara çıkarıldı daha evvel hem de tek tek. bir kısmı şüpheli bir şey olmadığını ısrarla söyledi bir kısmı da kahvehane ermişi edasıyla biz biliyorduk nereye düştüğünü söyledik ama aramaya gelenler bulamadı geyiği yaptılar. şimdi aramaya katıldığı iddia edilen ama resmi sıfatı (sivil savunma, arama kurtarma, akut v.b.) olmayan bazı adamların ifadeleri delilmiş gibi sunuluyor. kanıt listesinde olduğu ve incelendiği daha önce televizyonlarda belirtilen cihazın kayıp olduğu iddia ediliyor ve tutuklanan insanların ağzından onların haberi olmayan ifadeler döşeniliyor. şike davasında da gördük koskoca bir davanın, iki gazete yazısı ve yan yana görüntülemenin çok sıradan olduğu bazı insanları aynı karede gösteren tarihsiz fotoğraflara dayandığı meydana çıkmaya başlayınca 20li yaşlarında hukukla vesaireyle işi olmamış gencecik adamlardan itirafname almaya çalıştılar. klasik sorgu numarası olan "arkadaşın itiraf etti, seni sattı" numarasını çektiler.ibrashim akın şikeyi itiraf etti dendiği günden bir gün önce bu davada delil yok, itiraf almaya çalışacaklar dedik, "itiraf etti" haberi çıkınca da "itiraf etmezsen tutuklanırsın diye şantaj yapılmıştır ama gene de ortada bir itiraf olamaz" dedik burda fahri cemaat papağanları bana demediklerini bırakmadı ama her dediğim de tek tek çıktı. şekip mosturoğlu hikayesi de benzer şekilde seyretti ve yalan söylendiği ortaya çıktı. güya mosturoğlu şikeyi itiraf etmişti.
şimdi yokedilen bazı kanıtların yanı sıra içeriye aldıkları sahipsiz gariban tayfasından birinin de itirafını almaya çalışıyorlar ondan sonra çok geniş bir muhalif avı başlayacak. bir diğer hedefte doksanlı yıllardan kalan milliyetçi çizgideki emniyet mensupları olacak. terörle mücadele sırasında kürt ayrılıkçılarının canını yakan isimler ve bundan sonra gene ayrılıkçı kürtlere ve kürtçülüğe direnebilecek her isim artık tutuklanacaklar listesinde. eskiden vatanseverlere suikast düzenlenirdi şimdi kahraman olmalarını engellemek için (bahriye üçok, muammer aksoy, uğur mumcu) karalama kampanyaları ve mesnetsiz iddialarla içeri tıkılıyorlar. yeni türkiye düzeni budur...