doğuda kaçırılmayan öğretmenler

entry2 galeri
    1.
  1. elazığ'da diyarbakır'da öğretmenler kaçırılır, çoğu kürt kökenlidir. kaçıranların nedir niyeti anlaşılmaz.

    geride kalan öğretmenlere "gidin buradan, sizi istemiyoruz" denir.

    öyle severek gelmiştim ki, git deseler de istemiyorum gitmek. evimden 1700 km uzakta, dilimi anlamayan insanların memleketine artık burası benimde memleketim demek. ha tabi birde bize doğudayız diye çift maaş verip, pamuklara sarmalayıp sarıyorlar ki, tadından yenmez.

    kaçırılan öğretmenlerin akıbetini, halini, keyfini bilmem mümkün değil ama kalanlarla ilgili bilinen bir şeyler var.

    yolda yürürsün sen hiç kimseyi ama herkes seni tanır. esnaf pek misafirperverdir, "buyrun hocam" arkadan kıçına bakar bunu sana belli etmekten hiç çekinmeden yapar. yolda yürürsün yaşlı sarıklı bir amca seni durdurup "kapalı giyin" der ve gider. o sırada açıkta olan tek yer ise kolun yarısı ve saçtır. 6 yaşında çarşaflı kız gider amca ona aferin der. bir mezhepleri vardır, mezhepleri onlara köpeğe dokunma haramdır, şeytandır der. gördükleri tüm köpekleri taşlayarak, işkence ile öldürürler.

    iki mekan arasında mecburi yer değişikliği yapmak için yol alırsın, yolda bir öğrenci bağırır arkandan " hoca fazla dolanma ortada" yazın 7 kışın 5 te hava kararır, tüm dükkanlar kapanır, bir tek kadın kalmaz sokakta, sokak lambaları zaten yanmaz çoğunlukla. içleri gibi karanlık sokaklarında evin yolunu bulmaya çalışırsın.

    zabıtalar dolaşır arasıra, merkezde bir evden trafoya tel atılmış, balkonundan içeri çekmiştir, yanında karakol vardır, polis vardır, kimsenin umurunda değildir. her ay su faturası gelir, şarıl şarıl akan, hiç kapanmayan musluğun faturası 5 liradır. en çok dikkat ettikleri haram yememektir.

    hastalanmak en büyük ceza, duvarları küflenmiş devlet hastanesinde. yazın 50 derece sıcağında bozulmuş tavuğu sana yedirirler zehirlenirsin, sürünerek gidersin hastaneye, mide falan yıkanır, serum falan belki yani adettendir işte. bir doktor gelir neyiniz var der, "zehirlendik" size bir ilaç yazarım der ve gider.

    yakınlarda hava alanı varmış gibi sürekli uçak sesi gelir birkaç gün boyu. ama onlar uçak değildir.

    çocukluğumun sokaklara fırlamama sebep olan sesi gelir "havai fişek"

    durmadan evlenirler sürekli pipileri kesilir.o çocukluğunda sokaklara fırladığım sese irkilirsin dakikalarca, camlardan uzaklaşırsın. yatağını camdan uzaklaştırırsın.

    telefonlar susmak bilmez " iyi misin, sakın sokağa çıkma, kimseyle konuşma, dikkatli ol"

    derdin her ay bankaya yatan maaşı hak etmektir sadece. yüzlercesinden sadece birisine kürt, türk, arap, çerkez yok insan var dedirtebilmek için. sadece birisine merhamet nedir öğretebilmek için.

    her pazartesi yeniden çocukların tozlu saçlarına o merhametle dokunmak bu yüzden.

    öğretmen servisindeki korkuyu serviste unutup gitmek,

    ölen köy koruycusuna 10 dakika, kaçırılan diyarbakır'lı öğretmenlere 1 saat, camları taşlanan okullara yarım saat mesafede pazartesiye kadar "korkuyorum anne al beni içine"
    0 ...