bir ilişkiyi yalama yapma süreci

entry7 galeri
    1.
  1. küfür yok argo yok, yokolu yok bu tiplere zira sövsen akıllanmaz dövsen adam olmaz...

    evvela, aşk yok ilişki yalan yokuşundan tırmanın hele bir. peşi sıra karşınıza çıkan soldaki cıvık mahallesinden sola kaydırın gövdenizi, kaypaklar hanından da geçtikten sonra dönekler kıraathanesinde dengesiz vücutları seyre çıkalım canlarım...

    öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, kaypaklık için ten, ırk, cinsiyet ayrımı yapılmadığı gibi yaş ayrımı da yapılmıyor. kaç yaşında olursak olalım, zor değil bunlarla karşılaşmak. 18 yaşında olan da aşktan algısını laçkalaşmışlığa çevirebiliyor, 30 yaşındaki kocaman insan da... karşılaştığım yerde soracağım neyle ürediklerini de, artarak çoğalıyorlar kezâ.

    uzun ilişki denen bi kavram vardır, kangren ilişkiye çevirir kendini -yılların yıpranmışlığıyla- işte bu ilişkilerde çok daha görülür.

    ''bir ayrıl bir barış, sonra tekrar ayrıl. hoop, şimdi başa dön. şimdi son bir kez de benim için ayrıl. hop! son kez daha tekrarla'' portleri çerçevelenip asılmıştır her sokak girişine onlar için. nereye baksalar, çapları kadar yalama (daha uygun bir kelime bulamıyorum) haline gelmiş ilişkiyi yaşatırlar.

    yıllar yılı bir sevgiliniz olsun, küsüratlı atıyorum ki birini tuttursun; 4.5 yıl gibi görünse de totaline inelim bir de; 2 yıl anca eder. neden? 4.5 yıl içerisinde o kadar çok ayrılıp barışma olayları tekrar etmiştir ki, insan afallamıştır artık. bu nasıl sevgi, bu nasıl bir uzun ilişki soruları alenen haiz olur olaya.

    gel gelelim, aşkın bunlara uymayan bir tanım olduğuna. bir ayrıl bir barış, istersen aşkından uçuşa geç, istersen sevginden at gözlüğüyle 7 gün 24 saat gez. eğer bir kere biten ilişki için geri dönüyorsan, hayatın hatalarını bir sarılışta kucaklamışsındır... kangren olmuş bir ilişki için, ilerlemek için kürek çekerken geriye gitmektir bu aslında. ''kısır döngü nedir? kısır döngü olan aşkın içinden nasıl çıkılmaz?'' soru zincirlerini sorar kendine kişi.

    ezcümleyle bu süreçleri en basite indirgeyerek şekil ve şema dahilinde diyaloglara gark etmek gerekirse;

    ilk 1 ay; k:kadın / e: erkek

    e: aşkım!!!
    k: aşkım!!!
    e: canımsın ya.
    k: çok özlendin, biliyosun diğ mi?
    e: ehehehueh, özledim 1 gün geçmeden, buluşalım.
    k: hazırlanıyorum hemen.

    sonraki 2. ay;

    e: dinliyor musun?
    k: aşkım!!!
    e: şey
    k: çok özlendin, biliyosun diğ mi?
    e: hıı, tahmin ediyorum.
    k: hazırlanıyım, görüşelim mi?
    e: şey, aslında ayrılsak daha iyi!
    k: neeğ, aptal.
    e: kapattım o zaman.
    k:ühühühhü.

    3. ayın sonuna doğru;

    e: aşkım!!!
    k: ne aşkı be, aptal!
    e: canımsın aslında, geçenlerde kafam çok karışıktı.
    k: özledin mi yaniiğ.
    e: ehueheu, çok özledim 1 ay geçmeden, buluşalım.
    k: hazırlanıyorum hemen.

    ve 5. ayın sonunda;

    iki taraftan biri tekrar ayrılır, takriben hangi ayda barışacağı da takvime bağlıdır... budur yani, bu çaptaki insanların aşk ve sevgi algısı budur. ne kadınlar bunu daha çok yapar diycem ne de erkekler, dengesizlik tek başına oluşmaz ne de olsa... iki taraftan biri cinsiyet fark etmeksizin yapabilir. yapar. yapıyordur da.

    ve sıradan bir şairin* teki şöyle demiş;

    sen ve ben,
    aslında biz.
    yaşatamadık aşkı,
    şarhoş ettik ilişkiyi saçmalattık,
    neden?
    öylesine bir gündü,
    gelişin gibi gidişin de öylesineydi...
    anlatsana
    ne zaman gideceksin?
    anlatsana
    ne zaman savuracak rüzgarın bizi de?
    ezberci sevmelerini, ansızın gidişlerini
    ne zaman değiştireceksin?
    ya da her şeyi boşver,
    anlatsana
    ne zaman gideceksin?
    ya da
    neden hep gidicisin?
    21 ...