basit; arapça kökenli kelime, yapılması ve/ya araştırılması kolay olan, karmaşık olmayan. mecazi anlam itibariyle, süssüz, göterişsiz, sade. aynı zaman da, yine mecazi olarak bilgi görgüsü sınırlı, bayağı; basit adam. bu bağlamda sıradan, özelliği olmayan, sık rastlanabilen.
basitleşmek; nesne almayan fiil hali, basit duruma gelmek.
insanın düşebileceği en olumsuz durum, hal. yetiştirilme tarzı, çevre faktörü, biraz da yaradılıştan ötürü olabildiği kadar, içinden çıkamadığı bir hadise karşısında tepkisel, refleks gösterme. durumu hazmedemez, ziyadesiyle bayağılaşır.
birinci kategoride belki halinden habersizdir, bizatihi. ikinci durumda çıkmazlaşmanın sürüklediği ilave ruhsal vaziyet. bulanık da olsa bilinç hali sezilir. çaresizlik.