Adını bile bilmediğimiz ya da unutmuş olduğumuz eski aşklara adanmış bir şarkıdır.
Hangisi daha güzel acaba... Hiç ağdalı anılara sahip olmadığımız aşklarımız mı, yoksa dibine kadar indiğimiz aşklarımız mı?
Ayrı ayrı güzel yanları var açıkçası.
Ama geçmişte yaşadığımız ve tutulduğumuz o kız aslında ölü... Yok artık öyle biri, görüntü kazılı beynimize sadece.
Ne var ki o görüntüyü seyretmiş olan siz de ölüsünüz. O beyin size ait hala ama fizik tamamen değişti.
Yani şarkıda dediği gibi vapurda yanyana düşse bu iki kişi belki de birbirini tanımayacaklar bile.
Daha da kötüsü belki de tanımamazlıktan gelecekler.
Anı yaşadığımızla kalıyor, o anı yaşayan ben'i öldürüyoruz aynı zamanda.
Çünkü bir daha hiçbir zaman o kişi olmayacak, olsa da sizin onu bildiğiniz gibi olmayacak. Siz de onun bildiği siz değilsiniz zaten. Çoktan göt göbek bağladınız.
Tüm olumsuzluklara rağmen eski anılara gömülmek insanı neden dinginleştirir, niye içine içine bir şey oturur bilemiyorum. Bir psikolog beri gelsin de söylesin.
Ama tanımamazlıktan da gelse, tanımasa da gönül yine de vapurda yanına düşsün ister.
insanoğlunun acıyla kavrulmuş garip ruhundan olsa gerek.
Ama o hazzı sigaranın dumanı gibi içime çekebileceğimi hissediyorum.
Her ne kadar bir zaman size bakan gözleri çok uzaklarda olsa da...