olayın çıkış tarihi, benim hazırlık öğrenimi gördüğüm yıllara dayanır. o dönemlerde davutpaşa kampüsünde hazırlık binasında ibadet edilebilecek bir mescid yoktu. kampüs içindeki cami ise tarihi eser niteliğinde, kapıları kilitli bir harabeydi adeta.
ben o dönemler namaz kılan, inançlı bir insandım. tabi namazımı aksatmak hoşuma gitmiyordu. okuldayken kılamıyordum, ama eve gelince kaza ediyordum. ancak kazaların birikmesi beni oldukça yıpratıyordu.
genellikle hademelerle sohbet halindeydim. daha doğrusu hepsi geçerken bana selam veriyorlardı. nedenini sorsanız bilmem. karşımdaki insan kim olursa olsun, saygı gösteren biriydim. inancımın da bunda etkisi vardır. tabi ilk irtibat, okula erken gelmemden kaynaklanan bir durumdu. koridorda pek fazla insan olmayınca onlar da haliyle selam veriyorlardı. bu sayede arkadaş gibi bişey olduk onlarla.
bir gün koridorda öylesine duruyordum. hademelerden biri yanımdan geçerken, o an aklıma mescid olup olmadığını sormak geldi. o insan da, benim samimiyetimi bildiği için, kendi namaz kıldıkları yere götürdü beni. sevindim. hademelerin odasına gittim. orayı adeta mescide çevirmişlerdi. toplanıp konuştukları ve ibadet ettikleri yerdi orası.
bunu öğrendikten sonra, öğle ve ikindi namazlarını kılmak için hergün oraya gitmeye başladım. ancak bir süre sonra, beni gören diğer öğrencilerin de orayı keşfettiklerini farkettim. hademelerin odası git gide kalabalıklaşmıştı. sürekli girip çıkanlar oluyordu. tabii bu durum yönetimin gözüne çarpmaya başladı. bir süre sonra hademelerin odasını kapattılar ve orada namaz kılmayı yasakladılar. hademeler de bu durumdan muzdarip oldular tabii. keşke böyle birşey olmasaydı.
yönetim, namaz kılmak isteyenleri, binanın merdivenlerinin çıktığı en üst köşesine yönlendirdiler. orada bir merdiven boşluğu vardı ve insanlar artık namazlarını orada kılıyorlardı. ancak orası da açık bir alan olduğu için, bir alt katın koridorundan geçenlerin dikkatini çekiyordu. bir süre sonra yönetim orayı da yasakladı. en altta, lavoboların ve fotokopicinin olduğu katta boş bir oda vardı. ancak ışıklandırması ve temizliği iyi yapılmayan bir yerdi orası. haliyle öğrenciler orayı kullanmaya başladılar.
ben ise, en son merdiven boşluğunda namazımı kılıyordum. yasaklanınca, durumun kontrolden çıktığını, ve hoş olmayan bir boyuta gelmeye başladığını gördüğüm için okulda namaz kılmayı bıraktım. ancak namazı bırakamayanları tenzih ederek söylüyorum, diğer namaz şovmenleri bu durumu hakaret olarak kabul etmeye başladılar. yasaklamaları ve o en alt kattaki terkedilmiş odayı boykot etmek istediler. bir süre sonra bir haber geldi. okulda namaz eylemi yapılıcaktı. fen edebiyat önünde, topluca namaz kılınacaktı. ben bu şov'a katılmayacağımı söyledim. çünkü benim için şovdan farksızdı bu eylem.
olayın kameralara yansıyan boyutunu zaten biliyorsunuz. anlatmaya gerek yok.
bence bir insan bir kurumda bulunuyorsa, o kurumun kurallarına uymalıdır. bu kurallar zamanla değişebilir ancak değiştirmek için gereğinden fazla bir çaba sarfetmek, olayların varabileceği noktaları iyi görememek, o kurumun yapısında beklenmedik bozulmalara yol açabilir. ben bun karşıyım. o yüzden, günahı onların boynuna deyip okulda namaz kılmayı bırakmıştım. şov a da katılmadım zaten. allahın bu konuda bana günah yazmayacağını umdum.
o dönem, inancım güçlü olmasına rağmen bu tip şovenist eylemlere katılmıyordum. şimdi ise inançsız biri olarak, yine konunun ne kadar saçma olduğunu görebiliyorum.
bu yasaklama, okulun yönetiminin alacağı bir karardır.
başörtüsü konusu en çok rağbette olduğu tarihlerde, (beşiktaş kampüsünde) 2008-2010 arası ben o okulda pek çok başörtülü kız gördüm. derslere giriyorlardı hiçbir engele takılmadan. daha da kötüsü, cemaatçiler türlü türlü propagandalar yapıyorlardı. sakallı cübbeli öğrenciler türemişti etrafta. birbirlerini gördüklerinde yüksek sesle selam veriyorlardı. zannedersin ki okul değil dergah. duyuru panoları dine çağıran yazılar, kurandan alıntılar, hadislerle doluydu. her hafta yenileri geliyordu.
hiçkimseninde tek bir kez olsun bu konularda dışlandığını görmedim. bazen olaylar oluyordu. olmuyor diyemeyiz. mesela dinciler, ülkücüler ve koministler arada bir kavga ediyorlardı. yılda ortalama 8-10 kez çevik kuvvet kontrolünden geçiyorduk okulun içinde! nadiren okuldan uzaklaştırılanlar oluyordu.
yani anlayacağınız, ortada bir yasaklama olduğu şüphelidir!
ama benim fikrimi sorarsanız, yasaklama olması gerekir. çünkü beşiktaşta zaten okulun hemen karşısında kocaman bir cami var. hocalar da gidiyor öğrenciler de. davutpaşada ise son durumu bilmiyorum. ama ona da çözüm bulmuşlardır elbet. sonuçta türkiyede dine doğru bir gidişat var ve okul yönetimlerinin bu konuda yapabileceği pek fazla şey yok.