beşiktaş'ın yenecek kadar iyi oynamadığı ancak yenilgiyi de hak etmediği maç oldu. maç berabere biter, iş bokstaki gibi puanlamalara kalır ve beşiktaş iyi halden bu maçı kazanırdı.
stoke city denen takımın tek hücum varyasyonu(ömer üründül sıtayla) ceza sahasına açılan ortalarda rakip kaleci ve savunma oyuncularını darp edip(evet, direk darp, faul değil), hakemin görmediği yaralama girişimlerinden istifade edip gol atmak. muhtemelen 21.yüzyıl'ın en sikko takımı. muhteşem yüzyıl'ın en sikko karakteri ise mehmet günsur. adam yakışıklı lan(üzgün kaslı sıtayla). beşiktaş rakibe uyup kafa göz dalmadığı için kutlamak lazım.
ricardo quaresma, kişisel hayat tarihçemde adnan menderes'ten sonra yaşadığım en büyük paradoks. % -15 şut açısı varsa zerre pas düşünmeden kaleye vuruyor, şut açısı % -25'e düştüğünde ise etkili paslar atıp asistler yapıyor, bugün olduğu gibi. takıma faydalı mı değil mi? aha işte paradoks burada başlıyor.
tek tek takım analizinden ziyade ben bugün beşiktaş'ın oyununu beğendim. penaltı pozisyonundan önceki 10 dakika hariç geri kalan zamanlarda çok etkili olamasa da hiç sinmedi, sürekli denedi. ancak forvetinde darwin teoremine göre kaplumbağadan gelmiş olan edu olduğu için pek etkili fırsat yakalayamadı.
penaltı pozisyonunda tomas sivok'un rakibe müdahalesi var ancak, bu hareket penaltı ve sarı kart ise; stoke'lu en az 4 oyuncunun şu an cinayet şubede ifade veriyor olması gerekirdi. rüştü reçber darp raporu alıp mahkemeye başvursa(sahi ushan çakır ne alemde?) ryan shawcross adam öldürmeye teşebbüs suçundan müebbet hapis istemiyle yargılanır.
bir galatasaray taraftarı olarak maçtan dönem dönem ben tatmin oldum tadı aldım. beşiktaşlılar ne der bilemem.
ayrıca 12 yaşında beyinle buralara ''stoke 8 atar, 5 atar. kova beşiktaş ihihihi'' diyenlere önerim; kanal d'yi açın bak, sevimli kahramanlar var.