bulduğu kol düğmesine sıkı sıkıya bağlanıp, "aha delil, aha delil" diyerek kendisini kansere çare bulmuştan sayan kekoların kekosu bir karakteri, murat'ı hala öldürmeyen dizi. yemin ederim şiştim.
- ya benim gördüğümü murat görseydi? (cemile karcı, bilmemhangiay, 197?)
neeeeeeeeeeeeerdeeee o günler? merak etme cemile, sen görürsün, ali görür, mete, osman, hasefe hanım, hatta sizin eski evin ordaki esnaf bile görür ama murat görmez. hiç dert etme canım. bırak sevenler rahat rahat öpüşsün. ayrıca da kızının henüz halvet olmamasına bir sen bir de murat böyle üzülüyorsunuz asdfghj.
soner, her şey iyi hoş. yiğit adamsın, çıktın cemile'nin karşısına paaat pat söyledin de, bir şey eksikti: "cemile hanım, izninizle ben aylin'i kardeşimden boşatıp kendime alıcam. eğer izin vermezseniz murat'ı öldürtücem" demedin! ben sizdeki bu murat sevdasını anlamıyorum arkadaş. o tabak suratlı murat, koossskoca süleyman'a laf sokmaya filan çalışıyor, aylin'i iğneliyor, sana zaten artık abi demeyi bile bırakmış... daha ne?
mustafa, canım sen de birdenbire kıymete bindiğini fark ettin mi?
bu sabiye yeni sezonun ilk bölümünde herkes "amaan mustafa mı, pfft" diyerek yaklaşıyordu. hasefe hanım cemile'ye gönderme yapıyordu her çocuk melektir filan diye.. ee hacılar, ne oldu da şimdi sevmeye başladınız? osman köfteleri lööp löp löpletirken "babaaane mustafa ağlıyoo" diyordu, yanına gittiği bile yoktu, çocuğun tüm yükü zavallı hasefe hanım kadıncağızındaydı. bugün baktık ki osman mustafa'ya ce-ee filan yapıyor, oturmuş beraber oynuyorlar. cemile kucağından indirmiyor. hey gidi... caroline dönünce ailecek hırs yapıp "haaaayııır bizi daha çok sevmeliii" yarışına mı girdiniz naptınız?
caroline, bugün aldığın ayarların haddi hesabı yok. allah seni inandırsın seni izlerken bir eğlendim, bir eğlendim...
ahahah hala neyin intikamını alacaksın merak içerisindeyim. "ben o şifonyerimi çok seviyodum, ali onu sattı. cemile yüzünden. intikam alıcam hıhı". evet caroline, sen önce şimdi o atölyeyi pirüpak ediyorsun, sonra gidip mustafa'yı pencereden görebilirsin.
gülden, canım ben senin kadar hazıra konmacı bir insan evladı daha görmedim. bulmuşsun iki tane apti çocuk, boyna teksas tommiks anlattırıyorsun. az kıçını kır da otur kendin oku. arif'in birlikte televizyon izleme teklifine de saçınla oynayarak "hıhıııı oluuur" demenden belli zaten senin selametin.
hakan, senin zeka özürlü olduğun şimdiye kadar nasıl bu kadar başarılı bir şekilde gizlendi, şaşırdım gerçekten.
- ya berrin ben sen mutlu ol diye annenin iş teklifini kabul ediyorum, sen illa bu über mutluluğumuzu bozuyorsun. ya o kadaaaar iş teklifi arasından tuttum annenin teklifini kabul ettim, senin için. bak hala telefonlarım çalıyor zırıl zırıl. milleti geri çevirmekten sıkıldım berrin, paraya para demiyoruz biz zaten, sen neden çalışmak istiyosun ki şimdi? ayten'i mi kıskandın berrin? :/
son kısım çok da mantıksız değil ya neyse asdfghj. ama gelgelelim hakan, berrin senin etrafında dört dönüyormuş, senin için yanıp tutuşuyormuş, seninle evlendiği için dünyanın en mutlu kadını olduğunu düşünüyormuş rüyalarından çabucak uyanmazsan berrin'i kısa zaman sonra ahmet'le görüp, en çok murat denen prokaryot canlının yaşamasını istediğim bir anı sen yaşayacaksın canım. "berrin, seni azad ediyorum, istediğin yere git" dediğin anda evi barkı bırakıp aaaahmeeet diye yollara düşüverecek bir karın var, daha neyin kafasını yaşıyorsun hakan?
içimde inanılmaz bir şekilde hızla yeşeren bir "jale'nin ağzını burnunu dağıtma isteği" var. hala kuzum diyor, ondan.
cemile, senin sipaliler tehlikede bebişim. hem hakan'ın babası, hem de sevgiye aç selma'nın o ne olduğu hala açıklanmayan müstakbel eşi yüzünden. iş dünyası böyle bir şey işte. parçala cemile.