anlatayımda biraz anlayın bu işler nasıl oluyor.
bundan 3 sene önce filan soğuk bir kış günü idi. okulda 3 ayrı bina var ikisi ana bina ve o 2 binada öğrenciler var diğer 3. binada ise kütüphane ve 3 labaratuvar var. bende şahsen kütüphane nöbetçiliği ve kitaplara meraklı olduğumdan sürekli o mekanlarda takılırım. hatta kitapların arasına envai çeşit yasak mal saklayıp bu işin ticaretine giriştiğimde olmuştur. neyse konumuza dönelim, bu kış günü ben sabahtan gelip direkt kütüphaneye geçtim ve pencereden karın yağışını izleyip kendi kendime bir yahya kemal'den bir orhan veli'den bir nazımdan şiirler okuyup duruyorum. neyse zil çaldı, sınıfa doğru giderken dil anlatım hocası benden kütüphane'nin anahtarını istedi. okulda da bu anahtar sadece 2 adet var birisi bende diğeri ise hizmetlide. hizmetli oralara sadece okul çıkışlarında ve acil durumlarda girme hakkına sahip.
neyse ben anahtarı hocaya verip sınıfa doğru yaylandım. ders bitipde zil çalınca karda çocuklar gibi oynamaktan bıkıp kütüphaneye gitmek istedim, bir de baktım ki ne göreyim, kütüphanenin perdeleri çekilmiş, ''ulan ne oluyor acaba, hoca ince işler mi çeviriyor?'' deyip, hizetliden kütüphanenin anahtarını hoca istiyor bahanesiyle alıp kütüphanenin yolunu tuttum. neyse ilk kapıyı sessizce açtım, daha sonra içteki kütüphanenin kapısına geldim, ve sesler duymaya çalışıyorum. fakat hiç ses yok, arada küçük küçük mırıltılar geliyor. kapıyı sessizce açtım ve içeri şöyle bir göz attım, birde ne göreyim,
(aklın fesat olduğundan burada acayip şeyler gördüğümü düşünme)
bir bok görmedim, hoca sıraları yanyana çekmiş kütüphane de uyuyordu, üstünede bir battaniye atmış, perdeleride çekmişti. bende aklıma küfredip hocanın uykusunu bölmeyeyim dedim ve çıktım gittim. o gün bugündür böyle şeylerin olacağına ihtimal vermem. olsaydı o gün orada olurdu. ama olmamış. yoktu karı marı olum adam basbaya yatıyordu. belki saklanmıştır, diye düşünmeyin. zaten göt kadar yer nereye saklanacak.