bir diğer deyiş ile özel üniversiteler; türk eğitim sisteminin kilometre taşlarındandır. kısmi de olsa; düzenimize yeni bir soluk getirmişlerdir.
içerisinde girilmedikçe; orada eğitim alan öğrenci popülasyonu irdelenmedikçe; hakkında yüzeysel bazda yorumlar yapılmasını sakıncalı görmekteyim. gerek; eğitim olanakları gerekse: beşeri ilişkilerin düzeyi açısından devlet üniversitelerine, kurumlarına göre olduça ileridedir. mesele "parası olan okuyor!" değil kesinlikle. özel üniversiteler devletin üzerindeki yükü azaltıyor herşeyden önce. "az puanlarla kazanılıyor" deniyor, ve buradan zeka ve entelektüel donanıma değiniliyor bu da, yanlış. üniversite sınavının kişisel zeka ile kazanıldığını düşünmek olayı saptırmaktır. ezberci sistemin mantığını özümseyebilmiş kişiler, rahatlıkla ünivesite kazanabilir. bu insanlar ücret karşılığında okuyor diye "salak" olmamalılar. benim "anadolu'da sınıf öğretmenliği okuyacağım yerde; özel'de hukuk okurum" diyen arkadaşlarım oldu. şimdi onlar bizimle; öğretmenlik okuyor olsalar, akıllı olacakdılar da; sırf öylesi bir tercih yaptılar diye; "kültürsüz, cahil, salak" mı oldular? "eğitimde fırsat eşitsizliği yaratmıyor" da. devletin sınav dahilinde aldığı kontenjanların yeni açılan okullarıyla birlikte; haddi hesabı yok! yani sınavı kazansa okuyabilecek. ama bunu başaramıyor veya eksik yapıyor, sonrasında böyle bir savunma mekanizması yaratıyor. ayrıca; bir devlet üniversitesi öğrencisi olarak söylüyorum; kendi bulunduğum okul ve programda, kendini apolitize etmiş; dünyaya ve hayata dair bir perspektif geliştiremiş tek derdi: en yakın zamanda bir kız arkadaş edinip onun ile cinsel deneyim yaşamak olan öylesine çok öğrenci var ki!. "zaman yönetimi"ni, "körfez savaşı"nı, "baba bush"'u, ve daha nice temel bigiledirmeyi bile öğrenemeden çevresince "zeki" diye yaftalanan arkadaşlar var. ve bunlar diderot, freud tesla veya demokritos değiller. beri tarafta; zerafet ve bakımlılığını kültürel mizaç özelliği ve samimiyeti ile yoğurmuş öylesine "özel üniversite öğrencisi" var ki.
başka hususları da var şüphesiz;
örneğin; "devlet okulu hocaları özel kurumlarca çalınıyor!" deniyor. bu da çok doğru bir söylem değil. sanki elinden hocalar zorla alınıyormuş ve sonrasında, öğretmenler üç kuruş çalıştırılıyorlarmış gibi yansıtılıyor. oysa; üniversite hocası da, insandır ve gerçekletirmesi gereken iktisadi reformları vardır. bunu özel okul sağlıyor ise; neden transfer olmasın? devlet iyi olanak sağlamıyor ve hoca daha iyisini seçiyorsa; özel okulun suçu burada nedir?
"kampüslerinde avm var, kuaför var okula bak lan!" deniyor. ve bu eleştiri malzemesi oluyor burada yanlış olan nedir? bu olanakların okulca sağlanıyor oluşu kötü müdür?
bir başka husus ise; öğrencilerin birbirleri ile olan diyalogları konusudur. örneğin; özel okul öğrencisi size isveç'e yaptığı gezintisinden, orada edindiği izlenimlerden, şartlarından söz eder, yani bilgi verir, diğer tür okul öğrencisinden bu akışı sağlayazsınız. çünkü dar gelirli aile çocuğu olduğundan kendi reformunu yaratmanın yolunun bir başka okul arkadaşının sırtında yükselmek olduğunun bilincine vardığından, makyevelisttir. diğer yanda insanların rahat koşullarda olması sizi bu absürd ortamdan alıkoyar.
aslında esas duru belli! kıskanmak... dert ne entelektüalite ne zeka ne eğitim kalitesi. devlet üniversitesi öğrencisi vakıf niversitesi öğrencsini kıskanıyor.
biliyor ki; orada mimar doktor mühendis gibi payelere erişen bu genç, kendisinin temayül dahi edemeyeceğ hayatı, daha 20 li yaşlarda yaşıyor ve meslek garantisi sağlamış halde. rahatça para harcıyor. işte zor gelende bu. ondandır ki devlet okullu öğrenci malatya'da okuyor ve kendini bilkent'li, koç'lu, yeditepe'li gençlerle mukayese ediyor. aradaki kalite farkı bariz vakıf okulu yönünde! ama, bashini ettiğim haset tutum; gerçeğin meşrulaştırılmasına engel.