yılmaz özdil

entry4411 galeri video8
    2080.
  1. Telefon...
    "Yılmaz?"
    "Evet?"
    "Ekrem ben... izmir'den."
    "Vaay, ağabey hayırdır?"
    Aynı muhitin çocuğuyuz. Kardeşi,
    üniversiteden arkadaşım. Ekrem
    ağabey, bizden 7-8 yaş büyük...
    Hayli oldu, görüşmeyeli.
    "Şırnak'ta 5 şehit varmış."
    Gazeteciyiz ya...
    "Maalesef ağabey, mayın."
    Sesi kırılıyor aniden.
    "Tolga orada..."
    Oğlu.
    Ağlıyor kapı gibi adam... Belli ki o
    ana kadar zor tutmuş kendini,
    boşalıyor, ağlıyor...
    "Var mı şehitlerin arasında ismi?"
    Çok soru duydum da... Bu kadar
    ağırı...
    Gırtlağım düğüm.
    Tolga...
    Gözümün önüne geliyor hergele.
    Okumuyordu kız peşinde
    koşmaktan, hatırlıyorum... Demek
    asker, Şırnak'ta.
    Baba izmir'de.
    Ben çaresiz.
    Geveliyorum, saçma sapan,
    "bilmiyorum ağabey, henüz isimler
    açıklanmadı, sen sağlam dur, o
    yoktur inşallah."
    Diyorum ama... Utanıyorum
    verdiğim cevaptan aslında... Bu
    kadar arsız bir temenni olabilir
    mi? Tolga değilse, Hasan, Hasan
    değilse, Murat... illa ki, bir babanın
    evladı... illa ki, bir ananın kuzusu...
    "inşallah seninki değildir" denebilir
    mi? Diyorum.
    Yerin dibine geçerek...
    "Öğrenirsen, arar mısın?" diyor.
    Biraz daha saçmalıyorum...
    Kapatıyoruz.
    Sigarayı bırakmam mümkün değil.
    Saldırıyorum hemen, oraya
    buraya. Yok. isim yok. Bir yandan
    da, düşünmek istemediğim
    durumu, düşünüyorum... Ya
    Tolga'ysa... Ne diyeceğim yani,
    telefon açıp? Ne diyor acaba,
    şehit ailelerinin kapısını çalan
    komutanları? Kaç bin defa
    yaşadılar bu durumu...
    "Vuruşmak daha kolay, inan"
    demişti bir subay bana, "analar, o
    haberi duyunca, öyle bir bakar ki
    sana, o gözleri ömrünün sonuna
    kadar unutamazsın..."
    Hiç anlamamışım ne demek
    istediğini, bu ana kadar... Öküz gibi
    dinlemişim meğer.
    Saat 12.45...
    Şehit sayısı, 6'ya çıktı.
    Saat 13.33...
    Anadolu Ajansı duyurdu. Başbakan,
    "5" askerimizin şehit olması
    nedeniyle Genelkurmay Başkanı'na
    başsağlığı mesajı göndermiş.
    Şehit 6... Başsağlığı 5.
    Evlatlarımızın öldürülme hızına bile
    yetişemiyorlar... isimler hâlâ yok.
    Bir umut, haber kanallarını
    zaplıyorum...
    Cannes film festivali var, bir
    tanesinde.
    Öbürü, borsanın hacmini anlatıyor.
    Saat 13.55... 14.07... 14.23...
    Çalmasın diye dua ediyorum.
    Çalıyor.
    Bu sefer yenge.
    Baba atmış kendini sokağa,
    dayanamamış beklemeye. Ana
    yüreği sarılmış telefona.
    "Var mı?"
    Nasıl çıktı ağzımdan, bilmiyorum...
    "Yok abla, ben de tam sizi
    arayacaktım, şükür ki yok, isimler
    hep başka."
    Bir çığlık ki, anlatamam.
    Ekrana oturuyorum...
    Parmaklarım hiç olmadığı kadar
    dermansız, tuşlar hiç olmadığı
    kadar ağır.
    Gözüm televizyonda... Hayat, lay
    lay lom arkadaşlara... Hiçbir şey
    olmamış gibi.
    Umursamaz. ilgisiz... Neşeli hatta.
    isimlerden ses seda yok. Tek
    bildiğimiz, 6 koçumuz daha düştü.
    Rakamdan ibaret...
    Kaç bin baba bekliyor acaba şu
    anda? Kaç bin ana? Eş, nişanlı,
    sevgili? Böylesine bir utançla yazı
    yazmadım bugüne kadar...
    Aklım yalanımda... Kulağımda çığlık.
    Ve, saat 15.05... Tolga yok, Vedat
    var.
    Vedat Dayıoğlu, Antalya.
    Bayram Bolat, Konya.
    Atıf Günkan, Niğde.
    Bekir Çakır, Adana.
    Mahir Yıldırım, Aydın.
    Samet Kırbaş, istanbul.
    Kulağımda çığlık.
    YILMAZ ÖZDiL.
    0 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük