"önümüzdeki albümde kürtçe bir şarkı yapıyorum ve buna bir de kürtçe klip çekiyorum"
yukarıdaki cümleyi ahmet kaya magazin gazetecileri derneği ödül töreninde söylemişti. ve akabinde yaşanan olaylar hepimizin malumu. önce serdar şov, sonrasında çatal-bıçak şov ve en sonunda da ahmet kaya'yı ölüme götüren süreç...
ahmet kaya'ya yavşak, satılmış, şerefsiz diyen insanların var olan siyasi havadan etkilenerek çark etmeleri ve tek tek kendisinden yani ölmüş bir insandan af dileyecek kadar iki yüzlü olmasını iğrenerek izledik. birini öldürüp daha sonra özür dilemekle aynı mantık katsayısına sahip olan bu davranışların olağan karşılandığı bir yerde artık binlerce özür dilense de giden geri gelmeyecektir. sadece ahmet kaya değil; sabahattin alilerden tutun da nazım hikmetlere kadar aynı senaryo her dönemde meydana gelmiştir ve ne hikmetse bu insanlar öldükten sonra kıymete binmiştir.
günde 100 kez çıkıp gazete ve tv'lerde özür dilense de artık hiçbir şey değişmeyecektir. ama tarih kürtçe bir şarkı söylemek yüzünden sürgünlere ve ölüme gönderilen bir insanın hikayesini her zaman yazacaktır. diğerleri tarihin foseptiğine gömülmeye ve kaybolmaya mahkumdur.
