insanoğlunun doğal hakkı bireysel özgürlüktür. Kendilerini aklın buyruğuna uygun yönetebilenler ancak özgür olabilir. insanlar özgürlüğü kendilerine dert edinmişler midir? Siyasi tarihte orta insanın özgürlük uğruna büyük hareketlere kendi kendine kalkıştığının örneği yoktur. Özgürlük ancak sonu gelmeyen uyanık bir çaba karşılığında elde edilir.
Zorba, tahakküm edici, yurttaşlara ideolojisini dayatan rejim ve yönetimler; bütün yaşamı, duyguları, istekleri, coşkuları giderek tüm düşünceleri toptan avucunun içine almak ister. Demokrasi denilen son siyasi deney ise aklı başındaki yurttaşların bulunduğu ülkelerin son sığınağıdır.
Demokrasiyi tehlikeli ve zayıf duruma düşüren zorba ve keyfi yönetimler değildir. Tehlike, ülke vatandaşlarının kişisel davranışlarındaki tutarsızlıklar, kurumlardaki gel gitler, yabancı dış otoriteler ile, başka kimler varsa onlara boyun eğmekten ileri gelir.
Bir karar, kimleri etkileyecekse bu kararın verilmesinde o kimselerin hepsinin oy hakkı olması gerekir. Demokrasinin özü budur, yolu da yurttaşların bilinçlendirilmesinden geçer. Başka türlüsü “külüstür demokrasidir.”
Siyasal yapıyı düzenleyen seçim ve parti yasaları iktidar çoğunluğu kimin elindeyse onlar tarafından tanzim edildiği sürece, orada demokrasi olmaz, “demokratlık oyunu” olur. Örneği ise Türkiye’dir.
Demokrasi aynı zamanda kültür işidir. Kültür ve özgürlük ikiz kardeştir. Bu kültür olmaksızın o ülkenin anayasasına konacak bir takım hükümlerin getirilmesiyle her şeyin yerli yerine oturacağını düşünmekten kurtulmak gerekir. Nasıl bir hokkabaz ağız kalabalığı ve yaptığı şeylerle gözleri boyamaya çalışarak, kimsenin fark etmemesini sağlarsa, bunlar da insanların dikkatlerini başka yerlere çekerler. Bu arada olup bitenler ise her çeşit demokratik özgürlüğe düşman bir takım koşulların doğmasına sebep olacaktır.
böyle bir bildiri yayınlamış en son hepar sitesinden, hakkında yok faşist yok höröhörö demeden okumak lazım tabi biraz. demokrasinin özünü kavramış bir dava adamı.