şu an okuyacağınız yazı çaylaklarsözlük kullanıcılarından, ozenilmisdaginiktopuz tarafından yazılmış olup, tarafımdan sizlerinde okuması için kelimesine dahi dokunulmadan aktarılmıştır.
bir öğretmenin ağzından ancak bu kadar güzel durum özetlenebilirdi diye düşündüm ve sizlerinde okuması gerektiği kanatine vardım.
öğlen öğlen de beni sinir etmiş kurumdur. çalışanını en çok ezen ve en az değer veren kurumdur ayrıca.
bundan sonra öğretmenler de diğer memurlar gibi 17.00 a kadar okulda kalacaklarmış. hatta haftasonu da vardiyalı çalışma sistemiyle okulda kalmaları sağlanacakmış. ek ders ücreti de verilmeyecekmiş ayrıca.
ülkedeki her vatandaşın elinden geçtiği, insan yetiştiren, lafa gelince kutsal meslek diye mangalda kül bırakılmayan öğretmenlerin diğer memurlardan bir farkı kalmayacakmış yani. açıkçası bu söylediğimden ne anlarsınız, ne düşünürsünüz hiç bilmiyorum ve hatta umurumda da değil. ancak zoruma gidiyor... değerli bir iş yapıyoruz ve değerimiz bilinsin istiyoruz. kalkıp da yaptığımız işin önemini, kutsallığını anlatacak falan değilim, çok denedim çünkü, mecalim kalmadı. ama anlatmayı beceremedim hiç. burada geçerli olan tek ölçüt; kaç saat çalışıyorsun, karşılığında ne kadar maaş alıyorsun, budur.
e iyi, ne diyelim yani. bizim ülkemizde zaten öğretmenlik tatili bol, maaşı iyi, saat 3 te biten, kebap meslek olarak görüldüğü için sadece, normaldir. bir ülkede eğitime ve eğitim neferlerine gereken değer verilmiyorsa, bu alanda gereken inkılaplar bir türlü yapılamıyorsa, bundan başka yapıldığı iddia edilen diğer yenilikler "üstünkörü"lükten öteye gitmeyecektir ne yazık ki, görüyoruz zaten açıklamaya gerek yok.
bir öğretmenin görevi tenefüs olunca, saat 3 olunca, haftasonu olunca falan bitmez. düşünsenize hayatımızın kaç senesini onlarla birlikte geçiriyoruz? hani bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olunmalıydı?
sorun çalışma saatleri, maaş vs değil aslında. anne-babalarınının sözünden çok öğretmenin sözünü dinler öğrenciler.. engelli kardeşini okula kadar sırtında taşıyan aslı'yı her sabah evinden alıyorum bizatihi, ders ücretimi kesince ya da beni 5 e kadar okulda tutunca hatta haftasonu da nöbet yazınca vaz mı geçeceğim bundan? harçlık alamadığı için aç gezmesine göz mü yumacağım yani ibrahim'im?
ajitasyon yapmaya falan çalışmıyorum ya, o kadar basit değil... bunları kimse bilmiyor çünkü, öğretmenim deyince "ohh, kebap, tatili de bol" deyiverirler. ama zoruma gidiyor, söylemiş miydim?
mesele para meselesi falan değil, sıradan bir memur olarak görülmek. hiç bir fark yok, vergi dairesinde çalışan bir memurla aynı statüdeymişiz... hiçbir memurluğu küçümsemiyorum ama yaptığımız işler aynı değerde değil. ben hata yapınca silip atamıyorum bir kalemde. mesele gereken değerin verilmemesi meselesi. milli eğitim müdürlerinin okullara gelip 'ne bu geçen senenin netlerinin hali' diye çemkirdiği insanlarız, sonra da neymiş efendim 'eğitim şart'...
milli eğitim bakanımızın koltuğa geçer geçmez yaptığı ilk yeniliklerden biri çalışma saatlerini artırıp ek ders ücretini azaltmak olunca insan bunun ardında iyi niyet bulmakta zorlanıyor, ne kadar abarttı demeyin. öncelikle okulların dersliklerin kalitesini artırsın, 40-50 kişilik sınıflarda okuyor çocuklar, o ne olacak? 2012 ye giriyoruz hala birleştirilmiş sınıf diye bir şey var ve dağ köylerinde meslektaşlarım tek öğretmen çalışıyorlar bazen müdür bazen hademe geri kalan zamanlarda da öğretmenlik yaparak. bunu halletsin önce...
sitemim, isyanım sadece ve sadece gelecek nesli yetiştiren binlerce öğretmenden biri olarak hakettiğimiz değeri göremememize. zoruma gidiyor sadece, biliyorum daha önce söylemiştim
--alıntı--