nurdal durmuş

entry22 galeri
    18.
  1. Aklınız durgundur.
    Oturup “Hayat güzeldir.” diye yazmak gelir içinizden.
    Gerçekleşmesini bekledikleriniz için “Umut büyüktür.” diye yazmak.
    Belki “geçecek, her şey geçecek” diye yazmak,
    Şiir yazmak,
    Bir arkadaşınıza mektup yazmak belki de...

    Belki radyo dinlemek geliyordur içinizden,
    Belki sevdiğiniz bir şarkıya eşlik etmek,
    Islık çalmak belki...
    Ya da şiir okumak, deniz taşlamak, çizgi film izlemek, resim yapmak türünden şeyler.

    Sosyoloji okumak istersiniz belki;
    Edebiyat, psikoloji, felsefe, sanat tarihi...
    Sevdiğiniz bir yazarın kitabını...
    Gazeteden bir köşe yazısı…

    Alıp başınızı gitmek istersiniz belki;
    Uzaklara, bir arkadaşınızın yanına,
    Annenize,
    Bilmediğiniz bir şehre…
    Okula, camiye, kırlara, ilk gençliğinize,
    Çocukluğunuza.

    Hep yaşamak istersiniz ama
    Hiç ölmek istemezsiniz.
    Kimse ölsün istemezsiniz.
    Her şey geçsin, kötü günler geçsin istersiniz.

    Gazeteler “Bugün hiç kötü haber yok!” diye manşet atsın istersiniz.
    Haber bültenleri “Bugün hep güzel haberler vereceğiz.” diye başlasın.
    Hayat, her gün bayram olsun istersiniz.
    Ama olmaz işte!
    “Ölüm, bomba, terör, çatışma, müdahale” kelimeleri önce kaleminizi kirletir.
    Sonra mevsimlerinizi, şiirinizi, aklınızı, hayallerinizi, bildiklerinizi, okuduklarınızı, yaşama isteğinizi kullanılamaz hale getirir.

    Bir haber duyar telefona sarılır ve sevdiklerinizi arasınız.
    “Çok şükür iyisin!” dersiniz.
    Ya iyi olmayanlar, ya tanımadığınız ölümler...
    işte onlar var ya, o ölümler,
    Önce duru aklınızı başkentinden vururlar.
    Yaşama kaynağınız olan her şeyi...
    Sonra şiirinizi, şarkılarınızı ve dualarınızı unuttururlar.

    ...
    0 ...