her bir müslüman ferdin salih insanlardan oluşmuş bir topluluk içöerisinde olması gerekmektedir. önde gidenin tutulması, düşenin koluna girilmesi, yorulanın dinlendirilmesi, dinlenmişin yüke sarılması birlikte yürümenin gereklerindendir.
cemaat, ümmetin bir minyatürü; ümmet ise cemaatlerin bir bileşkesi olduğundan; ümmetin öteki minyatürlerine hoşgörüyle bakmak; kendi doğrusunu doğru yaşamaya ve anlatmaya özen gösterirken, ötekilerle cedelleşme yerine, dışarıda olan ve cehenneme yolcu olanlarla uğraşıp onları çağırmaya çalışmak, esas anlayışlarımızdandır.
hz. peygamberin (s.a.v.) söz ve davranışları; cemaatten ayrı kalanlar için uyguladığı şiddetli cezalar, müslümanın cemaatle olan hukukunun sadece gönül bağından ibaret olmadığını göstermektedir. nur suresinin son ayetleri, bu konunun uhrevi vebalinin bulunduğunu açıkça ilan eder.
cemaatin birliktedliği örgütlü, güçlü, planlı olmayı ortak bir amaç ve metot üzerinde anlaşmayı gerektirir. üyelerine bir takım faydalar sağlar. hiyerarşiktir. denetime açıktır. imtiyazlı üyeleri yoktur.
cemaat olmanın, ümmetin içinde farklı bir yapılanma oluşturmanın sorumluluğu ve ciddiyeti bilinmeli ve tüm müslümanlarla birlikte, bütünleşmiş bir yapıyla hareket etmeyi önceleyen bir zihniyet taşınmalıdır. ayrı olup durumu günümüz coğrafi, ulusal ve uluslararası sosyo-kültürel şartlar neticesinde oluşan, arizi bir durum olup kalbi bir ayrılık veya husumet içermemelidir. asıl gaye ayakta tutulması olmazsa olmaz olan anlayışların taşınması ve yaşatılmasıdır.
cemaatin varlık sebebi, ötekilerin yanlışları değil, ortak anlayışlar ve sahiplenilen doğrulardır.
islam kardeşliği ve ümmet anlayışı esastır. cemaat hiyerarşisinin her kademesinde ehliyet ve liyakate, mansubun istita'atine, istikrar ve istikametine dikkat edilmeli, yetki ve sorumluluk sınırı açıkça belirtilmelidir.
cemaat mensupları arasında adalet ve eşitlik kavramlarına dikkat ederek, sorumlulukların dağıtılmasında adaletli, sorumlulukların yerine getirilmesinde eşit daranmalıdır.
islami bir endişenin sonucunda yapılması gerektiği düşünülen, kararlaştırılan işlerde asgari sorumluluk her fert tarafından yerine getirilir. (örneğin tebliğ, eğitim, denetim veya cihad belirli insanlara paylaştırılan görevler değil her fert tarafından kabiliyeti ölçüsünde yerine getirilen sorumluluklardır.)