annemin hemşire olmasından dolayı çocukluğum, ergenliğim ve gençliğim onların arasında geçti. herhalde en iyi ben gözlem yapabilirim bu konu hakkında.
insanların bini bir değil. gerçekten sabırlı, insanlara yardım etmeyi seven, binlerce gün binlerce hafta aynı işi, aynı tip insanlarla yapmasına rağmen yine de bıkmadan usanmadan yardımcı olan, suratlarında baygın ifade olmayan hemşireler olduğu gibi,
hastalara bok muammelesi yapan, hastalardan nefret eden. senli benli konuşan, sanki işi hemşirelik değil de zorla orada çalışıyormuş gibi bir bıkkınlık, bezginlik ve nefretle orada çalışan, kanser gibi önemli bir hastalıkta en fazla morale ihtiyacı olan bu hastalarda güleryüzü bırakın bağırmayla, kızmayla karşılık veren hemşireler de oldukça çoktur.
dediğim gibi. insanların bini bir değil. şerefsiz doktor, orospu çocuğu taksici şöförü, kazıkçı market, uyanık satış danışmanı, gözünü para bürümüş patron, yetersiz teknik servisçi, tembel ve ilgisiz garson diye diye aslında kendimizin bulunduğu sektörü bile karalayabiliriz sırf işini iyi yapmayan bir grup insan yüzünden.
bunu böyle değerlendirmek lazım.
ancak, bu uluslarası bir trollüktür.
geçen sene tottenham'dayım. mahalle kliniğine kayıt olacağım. oradaki zenci hemşire maşallah profesor doktor görevinde ve havasında. ingilizcem iyi olmasına rağmen, sağlık durumu diye orada yaşayan kuzenimle gittik.
ben konuşuyorum zaten ama kuzenim de heyecanlı o da çeviriyor. sonra şarladı bu kuzenime. benden de go, get urine sample gibi emirli ve kibirli bir edayla konuşuyordu. kim oluyor o?