tezer özlü

entry268 galeri video1
    43.
  1. --spoiler--
    sınırlar kadar hiçbir kısıtlamadan sıkılmadım ve kendi sınırlarım içinde sınırsızlığımı kurdum. hiç değilse bana özgü bir sınırsızlık, kendi suskum kendi çığlığımın sınırsızlığı.
    --spoiler--

    --spoiler--
    ...insanın gerçek yeteneğini, tüm yaşamını, varoluşunu verdiği iç dünyasının olgularının sizler için hiçbir değeri yok. bırakıyorsunuz insan onları kendisiyle birlikte gömsün. ama hayır, en azından susarak hepsini yüzünüze haykırmak istiyorum. sizin düzeninizle, akıl anlayışınızla, namus anlayışınızla, başarı anlayışınızla hiç bağdaşan yönüm yok.
    ...
    yaşamım boyunca içimi kemirttiniz. evlerinizle, okullarınızla,iş yerlerinizle, özel ya da resmi kuruluşlarınızla içimi kemirttiniz.
    --spoiler--

    --spoiler--
    Her sevginin başlangıcı ve süreci, o sevginin bitişinin getireceği boşluk ve yalnızlık ile dolu. Belirsizlikler arasında belirlemeye çalıştığımız yaşam gibi. Sevgi isteği, kendi kendine yaşamı kanıtlama isteği kadar büyük.

    Belki kendilerine yaşamı kanıtlamaya gerek duymayan insanlar, sevgileri de derinliğine duymadan, acıya dönüştürmeden yaşayıp gidiyorlar. Ya da sevgiyi sevgi, beraberliği beraberlik, ayrılığı ayrılık, yaşamı yaşam, ölümü ölüm olarak yaşıyorlar.

    Oysa yaşam ölümle, ölüm yaşamla tanımlı. Ama sen. Senin için her beraberlik ayrılış, her ayrılış beraberlik, sevgi sevgisizlik, duyum duyumsuzluğun başldadığı an.

    Birisinin teniyle yanyana olmak, kendi varoluşumu unutmak mı. Ya da daha derin algılamak mı. Kendi varoluşum. Her varoluş kendisiyle birlikte ölümü getirmiyor mu.
    --spoiler--

    --spoiler--
    Sevgi, istenilen bir olguya aktarılır, aktarılabilir. Çeşitli anlara, çeşitli insanlara, çeşitli kentlere, caddelere, tepelere aktarılabilir. insan ne denli derin düşünebiliyorsa, sevgisi o denli derindir. O denli doyumsuzdur. Ve acısı da o denli büyük. Yaşam acısı.

    Sen düşüncelerle yaşıyorsun, diğerleri gerçeklerle.
    ...

    Ondan, bu duygudan, bu istekten, içimizde yaşatma çabası gösterdiğimiz bu sevgi özleminden, özlemin biçimlendirdiği kişiden, düşüncelerimizin biçimlendirdiği derin bağlarda, bu duygular kendi dünyamızda, yalnızlığımızda kalsa da, bir rahatlık, bir kalıcılık, bir hoşnutluk akıyor. Susarken, yürürken, sigara içerken, bakarken, uyurken, severken, boşalırken.

    Bu duyguyu yitirmediği sürece insanın bunalımı bile anlamlı. Duygular bir kişi olarak belirmese de. Ama insan bu duygularını, birinin tenine, bedenine aktarabilirse, bunu başardığı an yaşam inandırıcı oluyor.

    insan hiç geçmesin istiyor varoluşu. Bu duyguyu yitirmemen gerek. insanda biçimlenmese de. Bu duygu beni yenen, içimde yaşayan ve ölen canlıyı yenen tek duygu.
    --spoiler--

    --spoiler--
    düzen ve güven kadar ürkütücü bir şey yoktur. hiçbir şey, hiçbir korku... aklını en acı olana, en derine, en sonsuza atmışsan korkma. ne sessizlikten, ne dolunaydan, ne ölümlülükten, ne ölümsüzlükten, ne seslerden, ne gün doğuşundan, ne gün batışından. sakin ol. öylece dur. yaşamdan geç. anlamsız konuşmaları dinle, galerileri gez, kahvelere otur. artık hiçbir yerdesin.

    tüm raylardan git, denizin her türlü girisinin tadını çıkart. çılgınlığın boyutları yok. sallanan, boyutsuz bir boşluk. orada daha yüksek, daha geniş, daha derin algılanıyor, boyut yok. oluşumunu yaratan spermalara kadar geri gidebilir düşüncen. kendi embriyonluğunu anımsayabilirsin, annenin karnında geçirdiğin ayları, orada kalıp gün ışığı görmek istemeyişini. çılgınlığın evreninde yükselmeye başladığın anlar ne büyük acı verir. gövdenin ayırdığı anlar.
    --spoiler--
    0 ...