önce biraz uzun ama önemli bir alıntı yapalım ve sonra söyleyeceklerimizi söyleyelim :
" Hiçbir Hristiyan millet, bir millî kültür unsuru olarak, Kitâb-ı Mukaddes'teki peygamber kıssalarını öğretmeden gençlerine lise diploması vermez. Çin, tarihini efsaneler devrinden başlatır; Çin, Han, Sui, Tang, Ming vb. hanedanların tarihini öğretir; cumhuriyet dönemiyle tarih öğretimine devam eder. Konfüçyüs'ü, Lao-tse'yi bilmeyen Çinli düşünülemez.
Puşkin'i, Tolstoy'u, Dostoyevski'yi, Gorki'yi okumamış Rus düşünülemeyeceği gibi. Goethe'nin Faust'unu, Schiller'in şiirlerini, tiyatro eserlerini, Wilhelm Tell'ini bilmeden hiçbir Alman gimnazyum diploması alamaz. Fransız gençleri lise mezunu olmak için Moliére'i, Racine'i, Balzac'ı, Hugo'yu, Baudelaire'i bilmek, eserlerini okumuş olmak zorundadırlar. Aynı şekilde ingilizler de Chaucer'ı, Shakespeare'i, Dickens'ı bilmelidirler.
Liseyi Gümülcine'de bitirmiş Batı Trakyalı arkadaşımın ilyada'yı on dakikadan fazla ezbere okuduğunu ve Yunan liselerindeki çocukların buna mecbur olduklarını söylediğini çok iyi hatırlıyorum. iran'dan gelmiş Güney Azerbaycanlı öğrencilerim de Hâfız-ı Şîrâzî'nin birçok şiirini ezberden okuyorlar. " Ahmet B. ERCiLASUN, 07 Eylül 2011, yeniçağ gazetesi.
eğitim - öğretim neden yapılır ? okullarda tarih ve edebiyat dersleri neden okutulur ? neden her ülke yeni nesillere milli duygu ve düşünceleri öğretmek ister vb. sorular bu konuyla oldukça ilgilidir.
en güçlü devletten en güçsüz devletine kadar, bütün milletler, çocuklarına tarini, geleneklerini, dilini, kültürünü vb. en küçük yaştan başlayarak aşılarlar. bunu birçok sebebi vardır ama en önemlisi bunlar bir toplumda yerleşmezse bir millet olunamayacağı gerçeğidir.
ve istisnasız bütün devletler (abd gibi bir ulus devlet olmayan ülkeler dahi) bunu uygularlar ve kimse bunu yaptığı için ırkçılkla, milliyetçilikle suçlanmaz.
bunun çok yanlış bir tutum olduğunu, ırkçılık olduğunu ne hikmetse sadece bizim ülkemizdeki gerizakalı aydınlarımız(!) fark edebilmişlerdir.
gerçi bunu da kendi beyinlerini çalıştırarak değil, ab yetkililerinin bunları o koca kafalarına vura vura zorla sokmasıyla birden aydınlanmışlar ve bu işte bir yanlışlık olduğunu fark edip, atatürk milliyetçiliği hakkında o ısmarlama çalışan beyinleriyle yazlar döktürmüşler, yıllarca milliyetçiliği ve cumhuriyet değerlerini aşağılmışlardır. belki de yazıları da onlar yazmamış, hazır gelmiştir.
mesela bunlardan biri mümtazer türköne denen dangalaktır.
" atatürk milliyetçiliği; 1930'larda yapılan icraatlara kılıf olmak üzere icad edilen ve alman-italyan faşizminden had safhada etkilenen bir tuhaf militarist düşünceydi. " incisini söyleyen yarımakıllı kişi budur. sonra milli bayram kutlamalarına, andımıza, istiklal marşı'na, resmi tarihe vs. her şeye genişletti.
oysa ki atatürk'ün :
"biz öyle milliyetçileriz ki, bizimle işbirliği yapan bütün milletlere saygı duyarız. onların milliyetlerinin bütün gereklerini tanırız. bizim milliyetperverliğimiz her halde bencil ve gururlu bir milliyetperverlik değildir." sözü daha 1920'dedir. yani sonradan oluşturulmuş bir fikir değildr.
mümtazer türköne ve saz arkadaşlarının bidiği bir şey yok, sadece yukarıdaki cümleyi ana temaya oturtuyor, sonra bunu her konuya uyarlıyor.
ne kafa patlatıyor ama değil mi ? kopyala - yapıştır misali, her şeye gidiyor nasıl olsa. ama buna ve bunun gibilere inanan gerizekalılar da ağzı açık ayran budalası gibi dinliyorlar bu dingilleri tvlerde veya okuyorlar gazetelerde.
hatta istiklal marşı'nın birçok ırkçı öğeler içerdiğini, dünyadaki en ırkçı ulusal marş olduğunu saptamışlardı.
bir de biz de mucit niye yoktur, niye yetişmez diye hayıflanırız. oysa bunlar albert einstein'a taş çıkaracak zekaya sahiptirler ama biz kıymetini bilemiyoruz.