Aslında çok daha fazla entry'i hak eden başlıktır. Ama her yerde olduğu gibi tv dizileri daha çok gündem oluşturuyor.
Bu görüşmelere kimlerin katıldığı belli. ilk önce kaydı kimin tuttuğunu sonra da kimin yaydığını bilmek lazım.
Ama eminim ki bu iki soru da cevapsız kalacak.
Her şey olabilir.
Bu servisi bizzat Mit de yapmış olabilir, Pkk da yapmış olabilir.
ikisinin de en baştaki amacı ortak kamuoyunu duruma alıştırmak, ilişkiyi meşrulaştırmak.
Zaten Kemal Kılıçdaroğlu aylar önce bu görüşmelerden bizi haberdar etmişti.
"Şimdi kimmiş şerefsiz" diye polemiği soslamak gereksiz...
israil de olabilir. Artan gerginliği yumuşatmak ve olayları üzerinden zaman geçmesini kullanmak isteyebilir.
Erdoğan'ın tam Mısır gezisi sırasında, tam popülerliği zirve yapmışken bu kaydın ortaya çıkması gerçekten manidar.
işin ilginç tarafı, her iki tarafın da gençleri dağlarda can verirken tuzu kuruların yaşananlardan etkilenmemişçesine espri yapabilmeleri.
Mit görevlisi "Size talepleri kısa yazmayı öğretemedik" tarzında bir cümle kurduğunda hepimizin aklına aynı soru gelmiştir:
"Ne zamandır ve kaç defa görüştünüz ki bundan dolayı sitem edebiliyorsun"
Ha, 486dx33 yazmış yukarıda; "Benim Tunceli'de 15 ayım heba oldu" diye... Haksız mı, değil. Ama ya sakat kalanlar, ölenler...
Ben, "sonsuza kadar savaşalım, iki taraftan birinin kökü kuruyuncaya kadar birbirimizi öldürelim.
Kadınların ırzına geçip, çocukları öldürelim" demiyorum... Ama yıllarca bu empoze edilmedi mi bize...
"Kürtten evliya sokma avluya" denmedi mi?
Madem bu masaya oturulacaktı da neyi beklediniz, 35 bin insanın ölmesi mi?
Tarih boyunca ölenler hep fakir hep fukara... Hep zavallılar...
Hayatı boyunca bir kez daha görmeyeceği bir coğrafya uğruna ölmüş veya öldürmüş isimsiz insanlarla dolu.
Komutanların, kralların adları hatırlanırken bu isimsizlerin bedenleri toza toprağa karışır.
Bunları daha bilinçli bir toplum olsak yaşamayabilirdik.
Şimdi her iki tarafında unutulması çok uzun sürecek bir kuyruk acısı varken toplumsal barış nasıl sağlanacak...
Belki bir sonraki hükümette eski teröristleri daha doğrusu terörist dediğimiz insanları takım elbiseleri içinde yaşadığımız hayatın hukuk kurallarını çizerken göreceğiz.
Bunca insan 30 yıldır çocuklarının katledilmesine sebep olan bu insanları nasıl benimseyecek...
Benimseyecek...
Bağrına taş basacak ama yapacak.
Bu uzlaşma bugün yarın olmazsa bile eninde sonunda olacak...
Hükümetin bu girişimini olumsuz bulmuyorum.
Ama işin ortaya çıkışı beceriksizce.
Bu işi olumsuz bulmuyorum çünkü 20 yıl canımdan can vererek yetiştirdiğim çocuğumun
sonrasında bir hiç uğruna öldüğünü görmek istemiyorum.
Hayatım boyunca doğru dürüst görmediğim bir coğrafya uğruna da zenginler rahat edecek, paralarına para katacak diye
ne can vermek ne de can almak istiyorum.
Benim için vatan çocuğumun karşımda sağ salim oturmasından daha fazla anlam ifade etmiyor.
Bu sınırlar içinde bu bayrak dalgalanacaksa bu sadece alttakilerin çabası ile olmamalı...
Kurtuluş savaşı'nı başlatanlar herşeylerinin riske atarak Anadolu'ya geçen subaylar, komutanlardı...
kaçını gördük buralarda...
Kaç plazaya, kaç rezidansa şehit cenazesi geldi?
Kaç zengini, ünlüyü bir komutan bağrına basarak teselli etti...
Kaç para babasının eline al bayrak katlanarak verildi?
Kaç zenginin çocuğu babasının tabutu geçerken asker selamı çaktı?
Bu ülke için ölmek bir bana mı kaldı?
Anlayacağınız umurumda bile değil.
içimde hissettiğim aldatılmışlık hissi sadece...
ihanete uğramak gibi.
Kahramanlık türküleri söylerek binlerce fidanı dağlara dökerken masa başında anlaşmaya çalışılıyor.
Bunca insanın ölümünden sonra Oslo masasında dönen muhabbeti tiksinerek okuyorum.
Bağıra bağıra, haykıra haykıra sormak istiyorum...
Bizi neden öldürdünüz? Bunca yıl birbirimiz katletmemize neden yol verdiniz?