Rakı içmek, her insanın, hayatının her noktasında bulunan,
yaşama dair ve yanındaki duruşlarından biridir.
Rakı içmek, mideye alkol göndermek ve damarlarda dolaşmasını sağlamak
değildir.
Rakı içmek için, kocaman yürek, akıl, sevgi ve dolu bir yaşam gerekir.
içmeyi ve felsefesini bilmek gerekir.
içtikten sonra, nara atmışsan, ona buna saldırmışsan, zor kullanmışsan,
rezil olmuşsan;
sadece , alkol seni kötü yapmış demektir.
Rakı içmek başka şeydir. Bir şölen gibidir. Bilinçtir. Bilinci hiç
kaybetmemektir. Kendini daha bir disipline edebilmek, saygına daha bir
dikkat etmek, sevgine daha bir coşku katmak, dünya görüşünü at
gözlüğünden
kurtarmak demektir.
Meyhaneden çıkınca, direksiyona geçmemeyi bilmek,
eğer varsa, sağlamını evde bırakmak demektir. Kendine ve insanlara bu
saygıyı göstermek demektir.
Rakı içmek sohbettir, sabırdır, sevmektir..Karşındakini
dinleyebilmek,hoşgörüdür.
Kalbini açmak, samimi olmak demektir. insana saygı demektir.
Çoğu insan, yaşama dair ve birlikteki duruşunda, bir rakı sofrasının
sohbetinin tadını, çoğu kez, başka yerde bulamamıştır. Oradaki eğitimi
de...
Uzayıp giden gecede, masadaki meze, esen rüzgar, bir vapurun çığlığı,
yanımdaki dostlar, bir dostun dilinden dökülen mısralar, sohbetin
coşkusu ve
keyfi, şu hicaz şarkı, çiçekçi kızın yüzündeki çaresizlik, "buzlu
bademci"nin kurnazlığı, Despina'nın yaşam öyküsü ; beni, eğiten,
yücelten,
duruşumu sağlamlaştıran hayat bağlarım olmuştur.
Rakı içmek sarhoş olmak demektir.
Sallanmışım; kime ne !.., dilim dolanmış; kime ne!..,sevgiliyi anmışım;
kime
ne!..,
eli elimde, Aşiyan'da,sarmaş dolaş, bir o yana, bir bu yana; kime
ne!..,
yağmur başlamış; ayakkabılar, çoraplar fora, sağanakta yalınayak; kime
ne!.....Sevgim coşmuş, saygımda kusur yok, kafamda,yüreğimde insanlar,
içimde sevgileri; gerisinden ;bana ne !...Ben rakıyı hiçbir zaman
"sarhoş
olmak" için, "unutmak" için,
"sevgili" için, "şuna buna kızdığım" için, "üzüldüğüm" için, "hasret"
için,"yandığım" için, "keşke" için içmedim.
Arabeskin çıkmazında hiç olmadım..Olanlara da aslında hiç
kızmadım.......
Her şey nasıl idiyse ; rakı sonrasında da öyle kaldı. Acizleri güçlü,
güçlüleri zavallı, küçükleri büyük, büyükleri küçük,imkansızları mümkün
görmemeyi bildim.........
Rakı sonrası benim için, hep tatlı bir hüzün,keyifli bir
yorgunluk,mutlu
bir
yaşam parçası olarak kaldı.....
Bütün bu düşüncelerle sofraya oturduğunda; önce minik bir yudum
alacaksın.Dilinle,bir yudum rakıyı, ağzının her noktasına ulaştırıp,
damağında da gezdirdikten sonra; dilinin altına saklayacaksın.
Sonra, derin bir nefes alıp minik yudumu yutacaksın. Koklamadan olmaz;
koklayacaksın.... Göreceksin....
Normal ısıdaki rakıya buz atmak olmaz. Soğukça rakıya attığın bir parça
buzun çözülmesini seyredeceksin. Büyük keyiftir. Bir yerlere
alır,götürür
insanı.
Biraz beyaz peynir şart, mezeler; gerekli. Mezeci ruhunu katmış mı,
katmamış
mı; bakacaksın.. Katmamışsa sorumlusu; meyhaneci. Atacaksın fırçanı.
Ama o
anda değil; bir dahaki gelişinde.. Meyhaneci seni
anlar,kızmaz.........
Çok çeşide gerek yok. Bir tekinin dahi olsa,tadı damağında kalmışsa;
yeter.
Masada büyükler varsa; rakıya elini süremezsin. Biri başladı mı
da,artık
serbestsin.
ilk yudumu, ben, şükrederek ve Tanrı'mın beni affetmesini dileyerek
alırım.
Bir de ne için kaldırılıyorsa.
Rakı bardağı gece boyu değişmez.. Kirlense de değişmez.. Aslında
kirlenmez
ya.. Neyse.. Bütün gecenin tek tanığı odur.. Dolar, boşalır..Rakı içmek
yarış değildir..
Bazen bir tek.. Bazen bir şişe..Zorlama olmaz..
Sofrada tartışma,iddia hiç olmaz. Sohbet vardır, paylaşım vardır..
Gülmek
vardır.. Keyif vardır..
Sohbetin derinliklerinde, huzur dolar içine..
Bak bakalım neler aldın bu sofradan.. Bunu soracaksın kendine..
Sormazsan olmaz, bulamazsan hiç olmaz..
Sohbete rakı, rakıya sohbet eşlik eder. Gece bitmeye yüz tuttuğunda,
komşu
masalardan korolar başladığında; ben,bu mutluluğu yaşadığıma,
sevdiğime,
sevildiğime, yanımda güzel insanların bulunmasına; bir kez daha
şükrederim.
Yüreğimin biraz daha büyüdüğünü farkederim...
işte Ben rakıyı işte böyle içerim Diyeceksin!