ne günlerdi be. ülkeye bırak keçeli kalemi, sıvı sabun girmezdi o zamanlar.
her türlü yeniliği yazları gelen alamancıların veletlerinden öğrenirdik. akşam ezanına kadar top oynardık, sonra gece tvde istiklal marşının okunmasına tanıklık eder uyurduk.
o günlerde keçeli kalem müthiş bir şeydi. çok uzun süre şaşkınlığımı muhafaza etmiştim ki ben bi o zaman, bir de nurgül yeşilçay cem özerle evlendiğinde bu kadar uzun süre şaşkın kalmıştım.
pastel boya desen değil, sulu boya desen değil. yağlı boya desen abartma amına koyim. rengarenk, bir düzine.
eninde sonunda biterdi. sonra hangi sivri zekalı bulduysa ilk, helal olsun, arkasındaki kapağı çıkartıp kolonya dökmeyi öğrendik. sulu mulu yazıyordu yine, işe yarıyordu belli bir yere kadar. sonra hepten salıveriyordu kendini.
çok duygasıl lan bu aralar. sende de oluyor mu? mevsimden herhalde..