mahmud sami ramazanoğlu efendimize benzemişti. elini öpüyordum sürekli, alnını öpüyordum, sıcaktı. beni görüyordu, duyuyordu. ama kıpırdamıyordu. 'hakkını helal et' diyordum ama cevap veremiyordu. herkesi çağırmıştı konuşmadan, herkes gelmişti o söylemeden. dudakları zemzemle ıslanıyordu 'allah razı olsun' diyordu ama biz duymuyorduk. bir deri, bir kemikti. dünyadan tek bir damla kalmamıştı belkide bedeninde. hafifti. gözlerinin kenarı yaşarmıştı. öylece yatıyordu. ağladım ama üzülmedim, dua ettim, bildiğim sureleri okudum. bu lazımdı artık ona çünkü. ne ağlamak ne ah ne vah artık sadece dualar vardı onun için. dua ettim. toprağa verene kadar. olabildiğince yanında oldum. gasilhanede su tuttum. omzumda taşıdım vakti gelince. vefatı müthiş oldu. üzülmedim her halinden belliydi mutlu olduğu aslında. sevindim onun için. bir koşuydu bu, yoruldu, dinleniyor şimdi. allah razı olsun ondan. mekanı cennet olsun.