üniversite öğrencilerine kurşun sıkan polisler, yassıada duruşmalarında, niçin tabanca çektikleri sorusuna karşılık, "ihafe maksadı ile efendim," derken suçlarını ortadan kaldırmak ya da azaltmak kaygısını duymuşlar ya, o "ihafe" sözcüğünün yerine türkçesini koyun, savunmanın gülünçlüğü ortaya çıkar.
adnan menderes, açık suçlamalar karşısında, "doğru değil," diyemiyor, "hakikat-i hal bu değildir," diyor. neden? kendisinden açıklaması istenen durumun, bizim bildiğimiz "doğru-yanlış" ile bir ilintisi olmadığı, soruların herkesçe anlaşılamayacak birtakım bilimsel, felsefi konular olduğu sanısını uyandırmak için.
gerçi duruşmaların başkanı, sanıkları, tanıkları türkçe konuşmaya zorlamaya, onların dil yanlışlarını düzeltmeyi de unutmamış; ama bu yanlışlar, bu arapça, farsça tutkunluğu, başa çıkılır gibi olmadığı için, sanırım vazgeçmiş. ne yapsın, yassıada bir okul değil, bir askeri mahkemedir.