kedi öldürmek

entry20 galeri
    4.
  1. gözlerimi günlerce tuzlu su içinde bıraktıran, boğazımı en ufak lokmaya dahi kapayan ve dudaklarımı bir müddet titrekliğe mahkum eden acı dolu bir talihsizliktir.

    bir kedim vardı.

    kediden öte can ciğerim...

    gelip de kucağıma kıvrıldığı vakit, bembeyaz tüyleriyle bulutları, biri sarı, ötekisi mavi olan gözleriyle de güneşi ve gökyüzünü bana hediye eden bir kediydi. adını bahtiyar koymuştum.

    (bkz: yaşamdaki ironi)

    birgün bahtıkaralı sevdiceğimi veteriner kontrolüne götürmekten dönüyordum. bahtıyarım pirelenmesin deyu da, sırtına ince bir şerit halinde veterinden aldığım ilacı dökmüştüm. bahtiyar bir huysuzlanmış bir huysuzlanmış ki, zapt edemiyorum. tüylerinde parlayan ilacı etrafa bulaştıra bulaştıra eve girmeye çalışıyordu. kuytuya köşeye saklanma telaşı içindeydi. bir anlam vermekte zorlanıyordum. belki ilaçtan rahatsız olmuştu, ya da o an aklımın ucuna gelmeyen ve asla gelmeyecek olan ölümün soğukluğundan ürküyordu.aldım bahtikaralımı kucağıma. elbiselerime bulaşan ilaç kalıntılarını hiç umursamadan başını okşaya okşaya balkona çıkardım. yere bırakmamla aralık kalmış kapıdan içeri fırlaması bir oldu. kedinin o hali ile oraya buraya girip çıkmasına sinirlenen annemin kızgın söylenmeleri eşliğinde bahtiyarımı tekrar kucağıma alıp balkona getirdim. fakat yere bırakmazdan evvel kapı kolunu tuttum. niyetim, kediyi yere bırakır bırakmaz kapıyı ardımdan kapamaktı.

    kediyi yere bırakır bırakmaz kapının eşiğine adım atmıştım ki, ayak tabanımda eşikten farklı bir sertlik hissettim. hani zaman dondu derler ya, gerçekten zamanın hükümsüz kaldığı anların olduğunu, olabileceğini işte o zaman ötesine taşmış temas ile yaşadım. ayağımın altındaki sertliğin korkunç gerçeğinden kaçmak istercesine bir müddet yere bakmadım ve temas eder etmez irkilerek havada asılı kalan ayağımı, gayr i ihtiyari bir şekilde havada asılı tuttum. dudaklarımdaki endişe dolu acı kasılmayı ve ürpertilere boğulan bedenimin donup kalmasını, zerresi zerresine yaşadım. bir umutla arkamı dönüp de gözlerimi ürkekçe bahtiyarıma çevirdiğim vakit, onun da öylece dona kaldığını ve bana baktığını gördüm.
    o bakışlarda ne vardı?

    neden başka yere değil de, bir insan gibi gözlerimin içine içine bakıyordu?

    o anda ne hissetmem gerekiyordu..?

    ve daha da çıldırtıcı olanı, bana ne anlatmak istiyordu..? bilemiyorum.

    bahtiyarım olduğu yerde sıçramaya ve şuursuz bir şekilde yere düşmeye başlayınca, erkekliğimi da zaman gibi hükümsüz bırakarak haykırmaya başladım. bahtiyarın kulaklarından sızan kan ve beni dehşete düşüren çırpınaşlar karşısında olduğum yere yığıldım. birşeyler sayıklıyormuşum. çok sonrasında söylediler. hatırlamıyorum.

    çırpınışları bitmezden evvel gelip de kediyi balkona çıkardılar.
    kedi bir müddet öylece kaldı.
    çırpındı.

    ben bir müddet öylece kaldım...

    günün son ışıkları da oldukça kırılganlaşmış ve minarelerden yaratıcının davetine icabet için ezgili bir ses yükselmişti.herkesler iftar sofrasındaydı.yanaklarımda kuruyan gözyaşlarının bıraktığı kuru tesirle kediyi aldım ve evden çıktım. evimizin arka tarafındaki bahçenin kuytuluğuna gidip de yabani otların dibine gömdüm bahtıkaralımı. sonrasında eve gidemedim tabi. kasabanın yanıbaşındaki tepenin yamacına uzanıp da bozkırın serinleten yeli altında saatlerce sessizliğe büründüm.

    karanlıktı sonra. hem sigaram da bitmişti. telefon yok haber vermişliğim yok. bizimkiler merakta kalmasın bari...
    indim eve geldim. biraz açılmıştım. gidip de televizyonun karşısına kuruldum. birşeyler bulamayınca kalkıp da diğer odaya geçmeye niyet ettim. lakin o balkon kapısı ilişti gözlerime.

    dudaklarımın gayri ihtiyari titremesine ve dizlerimin bükülmesine mahkum ve yeniktim ben. kendimi kandırma çabası içine girmeden oturup da acının beni bulmasına teslim oldum.

    ve saatlerce...
    ve günlerce...

    bensiz yapamayan bahtiyar,onsuz eksik olduğum bahtiyar, dehşetinde mana yüklü bir olayla ölmüştü.

    ayağımın altında ezilerek...
    kucağından ayrılmadığı, peşini bir an olsun bırakmadığı sahibinin ayağı altında ezilerek...
    8 ...