amel ve yed kelimelerinin birleşiminden türediğini düşündüğüm farsça bir kelimedir. amel farsçada; iş görme, faaliyet,yapılan işler, çalışmalar, uygulamalar manasına gelir. yed; el demektir. iki kelimeyi birleştiren biz türkler ise kelimeyi ameliyat olarak revize etmişiz... elişi, elle yapılan işlem manalarına gelir. dilimizde asıl anlamı yetkili uzmanın (bkz: cerrah) hastaya genel, lokal veya epidural anesteziyle gerçekleştirdiği rezeksiyon ve sütur etme işlemlerini içeren bir işlemdir. eskiden anestezik ajanlar yokken ameliyatlar karotis masajıyla insanların beynine giden kan azaltılıp bayılmaları sağlanarak yapılmaktaydı eğer bunu yapmak riskliyse insanlar ameliyat masasına bağlanarak acılar içinde kıvrana kıvrana yapılırdı. 19. yüzyılın başlarında yoğun alkol alımının getirdiği sersemlik halinde yapılmaya başlandı, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ise ilk anestezik ajan olarak eterin kullanılmasıyla bu acımasız süreç yerini sevgiye, mutluluğa bıraktı. bu yenilik kasları gevşetti, sinirleri yumuşattı, sanat için soyundu ve bizleri geleceğe dair umutla baktırdı. bence bu durum cerrahi bilimi açısından bir devrim noktasıdır. günümüzde ise kısa, orta ve uzun etkili onlarca anestezik ajan cok azaltılmış yan etkiler eşliğinde kullanılmaktadır. hastalar genel, lokal veya epidural anestezi altında etik kurallar konjonktüründe ağrısız ve acısız bir şekilde opere edilebilmektedir.