tatildeyken hatırlanmadığı sürece sorun edilmeyecek durumdur, ta ki eve dönüp de bu korkutucu vaziyeti görene kadar. ütü, iki gün sonra takılı halde bulunduğu vakit bir an durulur, beynin buna bir anlam vermesi beklenir. beyin yavaş yavaş kendine gelmeye başladığında çevik bir hamleyle ütü ele alınır ve nar gibi kızarmış bir halde olduğu farkedilir. soğukkanlı bir şekilde prizden çekilir ve apartmanın yanmamış olmasından dolayı sevinç duyulur. sevinç duyulmasının hemen akabinde ütünün dehşet elektrik yakan bir edevat olduğu ve iki gün boyunca yanması neticesinde çoluk çocuğun rızkının elektrik faturasına yatırılacağına kanaat getirilir ve büyük üzüntü yaşanır, kendi kendine tokat atılır. dahası, evden çıkarken ocağın yanıyor halde unutulup da son anda kapıdan çıkarken hatırlandığı ve "ulan, ulan!" nidalarıyla söndürüldüğü de akla geliverince kişi, unutkanlığı giderici bitkisel karışımlar edinmek üzere dr. ömer coşkun'un kapısına gitmeye karar verir. *
(bkz: o hikayedeki mal benim)