tek maçla konuşan skor yorumcuları -hele içlerinde galatasaraylılar varsa- buyursunlar geçen senenin galatasaray' ını izlesinler.
maça gelirsek; ilk 25 dakika çok iyiydi galatasaray. birbirini tanımayan oyuncular olmasına rağmen yetenekli ayaklarla etkili oldu takım. özellikle melo geçen seneki orta sahayı hatırlayan galatasaray taraftarını fazlasıyla mutlu etti. nitekim daha 18. dakikdada ekrana yansıyan 100 küsüre(galatasray)-30(ibb) küsürlük isabetli pas oranı mekandaki galatasaray taraftarlarını da şaşırttı ve sevindirdi. paslar 3. bölgede yapılmıyordu belki ama geçen sene gibi birinci bölgede de yapılmaya çalışılmıyordu. orta alanda topu iyi gezdiriyordu galatasray ve özellikle melo topla çıkışlarda 2' ye 1' lerle baya heyecanlandırdı bizi. gel gelelim -yeteneğine lafım olmasa da- savruk kazım, mecalsiz baros ve maç boyu 'ne nerdeyim' modundaki eboue ile ileride yaratıcı olamadı galatasaray. sağ kanatta urfa' nın tecrübesi, doğru bindirmeleriyle bir iki etkili akın olsa da soldan atak girişimi bile olmadı neredeyse. gol gelmeyince galatasaray oyundan düştü. bunda en önemli etken topun bir türlü ileride tutulamamasıydı ki bunda da en büyük sorumluluk baros ve eboue' nindi kanımca. ikisi de çok etkisiz ve yararsızdı. bunlar bardağın dolu tarafı sayılabilecek şeyler, bir de boş tarafına bakalım;
koşmuyor galatasaray. yahu 1' e 3 geliyordu belediye ve bir anda 4' 3 oldular. stadda olmaya gerek yok ekrandan bile rahatça görüldü belediyeli oyuncuların o pozisyonda orta sahadan hücuma nasıl koştukları ve galatasaraylıların nasıl yürüdükleri. evet ikinci yarıdaydı bu pozisyon, evet oyun disiplininden kopmuştu galatasaray ama benim eleştirdiğim şey az adamla yakalanmak değil, az adamla yakalanmayı önleyecek çabayı göstermemek. galatasaray ileride top tutmak zorunda. oyunu 3. bölgeye yıkmak için topu oraya götürmek yetmez, top orada kalmak zorunda. kimse top oraya gitmiyor demesin. geçen seneki gibi değil galatasaray. top oraya gidiyor ne yazık ki orada hiç kalmıyor. oyunculara bakalım tek tek;
muslera: yediği golün savunalacak tarafı yok lakin yerinde zapata olsa maç 4-0' dı. muslera genç bir kaleci, daha da hata yapacaktır elbette ama muazzam bir yetenek. biraz daha gelişip bu hataları en aza indirdiğinde avrupa' nın en iyi kalecilerinden birisi olacak muslera ki şu haliyle bile zaten çok iyi. geçen sene hangi kaleci için ''şu topu da çıkardı ya helal'' dediniz? bu adam her maç bir kez dedirtti bunu.
urfa: geldiğinde çok sevmemiştim ben urfa' yı. 33 yaşında tatile geldi diye düşünmüştüm ama hem sağ bekte hem de stoperde o mevkide oynayanların en iyis (eboue' yi görmedik daha bekte)
servet: mücadelesine, gücüne, hırsına eyvallah. iyi bir servet' i de herkes sever ama düşündüğüm bir şey var; yahu kaç senedir tandem hep sorunlu ve kim gelirse gelsin çözülmüyor sorun. yalnız servet hep orada. ya sorun servetse?
gökhan zan: sezonu açtı zaten bekliyorduk bunu. asla galatasaray' ın birinci stoperi olmamalı gökhan. iyi bir yedektir.
çağlar: iyiydi denemez ama hakan balta' nın performansı düşünülünce en azından hücumda göründü, orta filan denedi çağlar.
melo: galatasaray' ın en iyisiydi. hücumda atakları başlattığı gibi savunmada da en önce geriye gelen hep o oldu.
selçuk: daha iyi bir selçuk bekliyordum ben. bunun sebebi belki de defansif orta saha yerine ofansif orta saha gibi kullanılması. bence geriye melo' nun yanına çekmeli terim onu.
sabri: sabri işte.
kazım: çok savruk ama bu haliyle bile hücumdaki en etkili silah. çalışmıyor silah o ayrı * ben terim' in yerinde olsam baros' un yerinde kazım' ı kullanırım. topu saklar, adam geçer, asist de yapar. baros iç saha maçlarında oyun rakip sahada oynandığında yararlı bir oyuncu sadece.
baros: kazım' dan bahsederken dediğim gibi baros eski gücünde değil. kavgacı, mücadeleci ama artık eski yeteneklerinde olmadığını fark etmeli. aldığı her topla dönüp dikine kaleye gitmeyi deniyor. onlar 5 sene önceydi baros. 5 sene önce rakip stoperi sırtına alır giderdin şimdi ise sürekli top eziyorsun, duvar olamıyorsun, ileride top tutamıyorsun. dediğim gibi iç saha maçlarında kullanılmalı baros ve şu şartlarda santrafor kazım olmalı.
eboue: ne yaptığını sorsanız o da söyleyemez. bir oyuncuyu sahadaki herhangi bir yere koymanız onun orada oynayacağı anlamına gelmez. bu adam sağ bek arkadaş. koy sağ beke oynasın.
yekta: top ayağındayken iyi, top rakipteyken koşuyor ama top kazanamıyor. kendisini geliştirir mücadele gücünü arttırırsa yeri banko bence. yoksa yedeklikten kurtulamaz.
terim: adam golcü golcü derken sonuna kadar haklıymış ama muntari ve kalström' ü istemeyeip bizi neden sabri' ye mahkum ettiğini de asla açıklayamaz bana.
adettendir bir de sistem yapalım * ben deplasmanlarda şu kadroyu uygun buluyorum;