bir yerin bana tam uygun ya$anılacak bir yer olduğunu farkediyorum. ama oraya gitmenin imkansızlığının da farkında oluyorum. bir süre sonra çevremdekilere oraya gitmek istediğimi söyleyip duruyorum. ama yetkili mercilere gitmediğim için bu istek, hep muallakta kalıyor. sonra bu istek, dayanılmazlık boyutuna geliyor. konsolosluğuna ba$vuruyorum. "gitmek istiyorum oraya i$te" diye haykırıyorum. cevap gelmiyor, ama seni burada istemiyoruz da demiyor. hep bir umut bekliyorum. sonra haber geliyor, "misafir olarak birkaç gün sizi ağırlarız" diye... sevinçten havalara uçuyorum. hazırlığımı yapıp uçuyorum oraya. gezmedik sokak, görmedik mekan, uğramadık yer bırakmıyorum. ama gitme vakti de pek çabuk geliyor. uçağa binerken son bir bakı$ atıyorum oraya. gözlerim doluyor, bırakmak istemiyorum. ama yine de orayı görebildiğim, biraz tadını çıkarabildiğim için çok sevinçliyim diyorum. uçağım oradan kalkıp havada süzülürken, o yerin benden bilmem kaç milyon ı$ık hızı uzakla$tığını dü$ünüyorum. beklentilerimin bo$a çıkmasından dolayı çok korkuyorum. *