hani vardır ya; an vardır binlerce yıl donar kalır da kıpırdayamazsın..üstünden şelaleler akar da zerresinin akmasına kıyamazsın.
şimdi sen; beyaz tenli, sarı tangalı, çilek dudaklı türbanlı dilber: aramızda dikey engellerin kalmadığı bu yerde, yani kucağımda oturduğun bu zamanda nar çiçeği türbanının yanında, modern hayatın gerektirdiği kıyafetleri de es geçemiyorsun. hepsini arka çaprazdan görüyorum bir manzara gibi. bütün bu kapalı coğrafyanda bedenin bir ay parçası gibi parlıyor gözümün önünde. dışarı sızmaya çalışan bedeninin ateşi, sarı tangandan çıkıp izci mermilerle gözlerimi alıyor bak. sarı sıcak ikliminden yayılan ateş bacaklarının arasında sıkıştırdığın o narin mahreminden sarı tangayla artık burnuma kadar geliyor. dudakların, çilek gibi hassas ve tazeyken sarı tanganın içine saklandığı başka bir çilek daha var. o da kırmızı bir utangaçlığa hevesli..ve artık yeşermeli!
+ su vermek lazım yhaa!
- evet.. hadi ama lütfen!
