spoiler
80 lerin başlarında, ankara üniversitesi siyasal bilimler fakültesi, totoloji bölümünde bir sınav yapılmaktadır.. bu arada, anlatacaklarım ilk ağızdan bana anlatılmıştır ve şehir efsanesi değildir..
hocanın o güne değin pek görmediği bir yüz, sessiz sakin bir şekilde oturmuş, kalemini oynatmadan soruları incelemektedir.. hoca yavaşça öğrenciye doğru yaklaşır.. ve şu diyalog gerçekleşir..
- dersleri takip ediyor musun?
+ yok hocam.. ( kısık bi sesle )
- kaç alman gerekiyor sınavdan?
+ 100.. ( net bi tavırla )
- kaha kaha kaha kaha.. oğlum bu arkadaşların 50 alabilmek için gece gündüz çalışıyorlar.. hiç benim hakkımda bir şey söylemediler mi sana? ( hoca ağzını kocaman açmış, sırıtmaktadır )
+ söylediler.. ( sakin bir tavır devam ediyor)
- iyi bakalım.. geçmiş olsun.. ( hocanın suratında pis bi gülümseme vardır )
öğrenci dayanamaz bu duruma.. hoca yanından az ilerliyordur ki arkadan bağırır..
+ hoca!
hoca döner, yaklaşır çocuğa doğru.. öğrenci sorar, hocaya..
+ hoca, karına güveniyor musun? seni hiç aldattı mı? ( suratında yarı pişkin bi tebessüm )
- bunlar ne biçim sorular böyle!.. ( hoca afallamıştır.. gergindir )
+ peki ya bunlar ne biçim sorular?.. ( hala sakindir ve tebessümlüdür )
- ne varmış sorularda? hal ve hareketlerine çeki düzen versen böyle demezdin!.. ( hoca hala gergindir.. )
+ evet hoca.. demek ki, hal ve hareketler önemli.. demek ki, sınavın ortasında bir öğrencinin yanına gelip ona kalacağını ima etmek iş değil.. ( hala sakindir, tebessüm de aynı yerinde )
- bunun benim karıma olan güvenimle ne alakası var? ( hoca hala aynı noktada kalmıştır.. daha da gergindir.. )
+ şüphe hoca.. hepsi şüphe.. ben de gelmeyecektim sınava ama tesadüf oldu.. tarlada iş olmadığını söylediler, bir arkadaş cepten aradı, gel belki geçersin en azından sınava gir diyince kalkıp geldim.. bir umut, bir de şüphe hiç bitmez hoca anlıyor musun? ( hala sakindir, hala tebessümlüdür )
hoca ne cevap vereceğiniz bilemez ve döner arkasını, sınıfı terk eder.. yerine gözetmenler sınava bakmaya devam etmektedirler.. öğrenci de çok durmaz.. on dakika sonra kağıdını teslim edip çıkar.. sınav notları okunur.. öğrenci 95 almıştır.. hoca, bir de altına bir not düşmüştür a4 kağıdının.. puanına itiraz etmek isteyenler, yanıma gelsinler.. muhtemelen, o öğrenciyi tekrar görmek istemiştir hoca.. zira, öğrenci 95 lik bir kağıt vermediğinden emindir ancak hocanın yanına gitmez.. ve yıllar sonra olayı bana anlatırken şöyle demiştir.. "95 i veren 100 ü de verirdi.. benim bitirdiğim şüpheyi, başkası canlandıramaz.."
bu hikayedeki öğrenci, dayım olur.. ve bir daha ankara üniversitesine hiç gitmemiştir.. olaydan 2 yıl sonra, boğaziçi iktisatı kazanır.. oradan mezun olur.. ve yıllar sonra, ankara üniversitesinde düzenlenen bir kariyer gününde bu hikayeyi öğrencilere anlatır..
şaka lan şaka.. hepsini götten uydurdum.. sırf okuyun diye, ambiyans yapıp süsledim mınagoim.. dayım yok lan benim, hiç olmadı.. bir de ne totolojisi lan, ne cepten araması, yok bir de okula bir daha hiç uğramamış falan.. valla gene de güzel hikayeydi hakkını verin, yeni nesil okumuyor diye kıçımı yırttım en çok ilgilerini çeken şeyleri püf noktalara koyarak.. sevgiler:)