ilkokul mezunu olmanın omuzlarınıza yüklediği ve hayatınızın sonuna dek omuzlarınızdan atamayacağınız, bir sır gibi kalbinizin derinlerine gömdüğünüz ve o sırrın bir çatlak bulup dışarıya sızmasını engellemek için ucu eğitime dokunacak her sohbetten, diyalogtan, ortamdan kaçmanıza neden olan ve ileride doğacak çocuğunuzun da ebeveyninin ilkokul mezunu olmasından ötürü hissedeceği ezikliği/ezilmişliği düşünerek katmerlenen, kendinizi doğmamış çocuğunuza karşı suçlu hissettiren acımasız histir.
işin daha acı tarafı olumlu bir dış görünüşe ve iyi dostlara sahip olmanın bir ilkokul mezunu için dezavantaj olmasıdır ki, hiç kimse bir seyyar satıcının, çobanın, hayat kadınının, dilencinin eğitim durumuyla ilgilenmezken sizin eğitim durumunuz sık sık sorgulanır ve her defasında o acıyı tekrar yaşayıp dostlarınızın teselli eder gibi yanıtlarıyla kendinizi daha da kötü hissedersiniz.
tam güzel bir sohbetin parçasıyken o korkunç soru tekrar "bööööwww" diyerek karşınıza çıkar ve yeniden yaralar sizi;
+ aaa ne güzel, sen hangi üniversiteden mezundun ya?
- şeyy ya, ben üniversiteye gitmedim, ımmm doğrusu ben ilkokul mezunuyum, ben 5. sınıfı bitirince ekonomik durumlar...
+ hımm, ne önemi var canım ben ne üniversite mezunları gördüm dağdaki çobandan bile cahil.
- hım evet...
evet zordur ilkokul mezunu olmak, ab grubuna girememek, öss sonuçları açıklanınca bir hafta haberleri izlememek, zor.