rabbinin fil ashabına ne etteğini görmedin mi? o, onların düzenlerini boşa çıkarmadı mı? ve üzerlerine sürü sürü ebabil kuşları göndermedi mi? ki her biri onlara ateşte pişirilmiş çamurdan taşlar atmışlardı. allah (u teâlâ), onları kurt yeniği yaprağa çeviriverdi.
bu olay efendimiz'in doğmasına 40 gün kala olmuştur. ebrehe, kabe'yi yıkmak için Bizans'tan da yardım aldı.
oraya vardığında kureyşliler, mekke'yi boşaltıyordu.
kutsal saydıkları yeri korumayacaklardı.
putperest insandan daha ne beklenir ki zaten?
o zamanlar da da hz. ibrahim'in inandığı allah'a (c.c) inanan birkaç insan vardı.
onlar kabe'ye bir şey olmayacağını biliyordu.
ordular toplandı ve tek bir işaret bekliyordu. necaşi'nin ebrehe'ye yolladığı filin ismi Mahmud'du.
mahmud olacakları anladı ve yürüyemedi kabe'yi yıkmaya.
bir dağın ardına sığındı.
tarih, miladi 571, 17 muharrem pazar günü.
bu heyecanlı anda, kimsenin fil-i mahmud'un bu hareketine akıl
erdiremeyip düşündüğü sırada, cenâb-ı hak, celâl ile tecelli etti ve
kur'ân'da "ebabîl" diye adlandırılan kuşları deniz tarafından ebrehe ordusunun
üzerine salıverdi. kuşların alınlarında "el-kahhar" yazıyordu.
kırlangıçlara benzeyen bu kuşların herbiri, biri ağzında,
ikisi de ayaklarında olmak üzere nohut veya mercimek tanesi büyüklüğünde üçer taş taşıyordu.
taşın her değdiği insan can veriyor ve ardından sular o orduyu alıp götürüyordu.
bu da efendimizin peygamber olacağına dair bir delildir.
gökten taş yağdıran, kar mı yağdıramayacak?