ailesi tarafından hayalleri pek umursanmayan, bunun yanında sistemsel faktörlerinde etkili olduğu bir ortamda eğitim almış ve baskı altındayken hayallerinden vazgeçip istemeyerek yaptığı bir işle hayatını sürdürmek zorunda kalan insandır.
mutsuz bir hayatın temellerini daha okul yıllarında atmaya başlayan biri olarak aileme kırgınım bu konuda.
tiyatral yeteneği gelişmiş, sanatçı ruhlu birisi olmak her insanda rastlanmayacak bir durumdur (henüz ergen bile olmayan bir çocuk için). ama muhakkak çevrenizde bunlardan bir tane görmüşsünüzdür. ''ben duygu insanıyım, şiir yazarım. resim yaparım. aşk benim göbek adımdır.'' gibi cümlelerden yola çıkarak rastlayabilirsiniz bu insanlara.
genelde ders kitaplarının arasına roman sıkıştırıp okuyan ve daha sonra aileye yakalanıp, ''okumayıpta ne olcan, kötü adam mı olcan başımıza?'' şeklindeki sözlerle azarlanan, ''sapık mı olcan başımıza, nü nü kadınlar mı çizcen ulan sen, bu yüzden mi okutuyoruz seni?'' gibi eleştirilerin odak noktasında yer aldığım bir aile ortamı gördüm.
veli toplantısında sadece matematik, fizik ve kimya öğretmenleri ile görüşen, resim, müzk ve beden eğitimini dersten saymayan bir veliye sahip olan öğrenci nasıl hayallerinin peşinde koşsun a.k? notlarım yeteri kadar iyi olmasa da, sosyal etkinliklere katılım, tiyatro vb. etkinliklerde rol almam ile sınıfı bir şekilde geçiyordum. ama hayallerim bir sigara dumanı misali uçup gitmişti daha o yaşta.
şimdi sosyal etkinliklerle içimde kalan resim sevgisini, tiyatro sevgisini, dans sevgisini doldurmaya çalışıyorum. sokayım böyle hayata.