galatasaraylıların sürekli olarak tekrar etmeye başladığı güzel bir slogan bu. yukarıda da tribünlerdeki yansımasını görebiliyoruz. peki ama bunu fenerbahçeliler de kullanıyor? nasıl oluyor? tek türkiye'ye ne oldu? kim gerçek türkiye
gerçekten de bir ülkenin dönemsel ifadesi olan sinema da bariz bir fenerbahçe üstünlüğü vardır. fenerbahçe halkını etkilemeye çalışan her yazarın, yönetmenin, aktörün başlıca halka ulaşma aracı olmuştur. bunu yaparken hedef kitlenin gözünde sempati kazanabilmesi için fenerbahçe'yi kullanmıştır.
1975 - 1976 yıllarında trt'de yayınlanan ali uyanık karakterinin neden koyu fenerbahçe'li olduğuyla ilgili karakteri canlandıran fanatik galatasaraylı ali poyrazoğlu bu durumu şu şekilde itiraf eder. evet, ben galatasaraylıyım ama dizi tutsun diye karakteri fenerbahçeli yaptık. hatta yine ali poyrazoğlu'nun anlattığına göre, ali uyanık senaryo aşamasında gs'li olarak anlatmıştır. ancak, kendisi de koyu galatasaraylı olan dönemin trt genel müdürü;
"halk bizi topa tutar. gel sen bu adamı fenerbahçeli yap." demiştir. ali poyrazoğlu da ikna olur.
buna benzer şekilde başta hababam sınıfı olmak üzere pek çok filmde, futbol varsa önceliğin fenerbahçe olduğunu görüyoruz. hababam sınıfı filmlerinin unutulmaz karakteri güdük necmi (halit akçatepe)'de konuyla ilgili düşüncelerini şu şekilde ifade ediyor.
"hababam sınıfı tabii ki fenerbahçeli olacak. çünkü halkın çoğunluğu da fenerbahçeli, oyuncu kadrosu da, yönetmenimiz ertem eğilmez'de."
fenerbahçe halkla karşılaşmak durumunda olan her olgu için halkın gönlünü kazanma, başarı olasılığını arttırmak için uygulanması gereken stratejik bir hamledir. liseden galatasaraylı olan aydemir akbaş'ın sürekli fenerbahçe taraftarlarından biri olduğu, onları canlandırdığı filmler de örnektir buna.
öztürk serengil'den 1965 yapımı şepkemin altındayım deli futbolcu filmi yukarıdaki siyah beyaz film... fenerbahçe yenerbahçe olarak, galatasaray ise salatasaray olarak geçiyor filmde.
sinemayla ilgili çok örnekler verebiliriz. 1958 yılında osman f. seden'in yönettiği altın kafes filminde zeki müren şoför ve arabasına 10, 15 kişi bindirmiş. trafik memuru önlerini kesiyor, ehlinetini alıyor. yolculardan biri olan münir özkul şunu söylüyor.
"yapma be abi, fenerbahçe hatırına"
polis cezayı yine de kesiyor ve münir özkul'dan bomba geliyor.
galatasaray ve fenerbahçe mücadelesi daha ilk andan itibaren türk sinemasına damga vuruyor. 1959 yılında asaf tengiz'in yönettiği gönül kimi severse filminde ünlü cilalı ibo (feridun karakaya) fenerbahçe'nin ilk şampiyonluğunun öyküsüyle beraber fakir ama mert bir şoförün hikayesini anlatıyor. metin oktay'ın ağları delen golüyle birlikte ilk maçı galatasaray kazanıyor. tabi cilalı ibo şoklarda. mahallesine döndüğünde büyün galatasaraylılar göbek atıyor. ikinci maçı ise fenerbahçe can ve lefter'in golleriyle 4-0 kazanıyor. külüstür dolmuşuna 20 sokak çocuğunu dolduran ibo galatasaraylı mahalle sakinlerinin karşısına geçip "yaşşaa fenerbahçe" tezahüratı yaptırıyor. özellikle bu sahne vatandaşların katkısıyla çekiliyor. ibo'nun arabası galata köprüsü'nde bozulunca bizim ibo aşağıya iniyor ve
"fenerbahçe aşkına yüklenin arkadaşlar" dediğinde etrafında kim varsa arabayı ve birbirlerini ittirmeye başlıyorlar. kameraya bakanları mı dersiniz, gülenleri mi? 1960 yapımı bir diğer film olan hulki saner'in yönettiği aslan yavrusu'nda ise suphi kaner fakir bir çaycı. oynadığı spor toto kuponunda 7 maçı biliyor. son maç fenerbahçe galatasaray maçı. suphi kaner maça gidiyor ve kuponunda oynadığı fenerbahçe maçı kazanıyor. kaner'in elinde paralarla sevdiği kadının evine gidişi ve maçı anlatışı mükemmel.
1964 yılında fenerbahçe ile altay karşılaşıyor. lefter herkes çalımlıyor, şutunu çekiyor. o dönem altay'da oynayan varol planjonla topu tutuyor. sonra arkadaki kameralara dönüp poz veriyor. bu durum 2 defa tekrarlanınca lefter çok kızıyor ve hakeme gidip;
"bre hakem bey, burada top mu oynuyoruz, yoksa film mi çeviriyoruz? şu varol denen adama baksana kaleci değil sanki aktör"
diye çıkışıyor. evet gerçekten de varol ürkmez, kamera karşısında hem futbolunu oynamakta, hem de film çevirmektedir. sırrı gültekin'in çektiği şekerli misin vay vay filminin çekimleri o sırada fenerbahçeli futbolculardan habersizce yapılıyor. yeşilçam'ın en bilindik fenerlilerinden birisi de sadri alışıktır. 1965 yılında çekilen şakayla karışık filminde ofsayt osman karakterini canlandırır. iki zengin iş adamı iddiaya girer ve bir serseriye para verirler. ofsayt osman saftır, dürüsttür ve paraya dokunmaz. ama sevdiği kız hastalanır. osman da biçare verilen parayı sevdiği kızın tedavisi için kullanır. yakalanır ve mahkemeye çıkarılır. ve o unutulmaz replik...
"çocuğu kurtaracak kadarını aldım. üst tarafında dokunmadım, el sürmedim. hepiniz, hepiniz hakem olun abiler... ya bu maç be. ama böyle hayat sahasında oynanıyor. oyuncular bizleriz. topumuz da namusumuz. insanlığımız, vicdanımız. ben osman. ofsayt osman. söyleyin be. allah rızası için söyleyin. gene mi atamadım golü ha! bu da mı gol değil be! adaletine, insanlığına kurban olayım hakim bey! bu da mı gol değil?"
ve hakim "goooolll" diye bağırır. tabii izleyenlerin gözyaşları sel olur akar. sadri alışık'ın ofsayt osman'dan daha ünlü karakteri ise turist ömer'dir. turist ömer tam bir fenerbahçe delisidir. 1970 yılında turist ömer yamyamlar arasında filminde afrikada yamyamlara esir düşer. kolundaki dövme yüzünden yamyamlar onu tnarı sanar. sevgilisini oynayan feri cansele sorar,
şimdi ben bunların tanrısımıyım?
cansel cevap verir,
evet artık benim de tanrımsın."
"ne dersem yaparlar mı?"
"yaparlar."
"öyleyse bağırın ulan fenerbahçe çok yaşa diye.
1971de çevrilen turist ömer boğa güreşçisi filmindeyse boğayı alt eden turist ömer seyircileri selamlar. müthiş bir tezahürat vardır. turist ömer şöyle der,
abi bunlar fenerbahçeli mi?
sadri alışıkın aynı yıl çevirdiği tamam mı canım filminde canlandırdığı ali karakteri filmin başından sonuna kadar fenerbahçe külahı takar. üstünde de lacivert bir kazak vardır ve arkasında sasu yazar. sasu 1971de fenerbahçede oynayan rumen futbolcudur. 1974 yılında fenerbahçe şampiyon olur. yeşilçamda bu dönem fenerbahçe aşkı depreşmiştir. ard arda fenerbahçenin konuk olduğu filmler çevrilir. türk sinemasının en ünlü fenerbahçelilerinden kadir inanır da o dönem futbolcu olduğu bir film çevirir. hulki sanerin yönettiği uyanık kardeşlerde müjdat gezen ile kadir inanır müzisyen ve futbolcu olmak isterler. kadir inanır göztepede başladığı kariyerini fenerbahçede devam ettirir. hatta gol kralı olur. izmirden fenerbahçeye transfer olan inanır izmirde yaşamaya devam eder. bu nasıl olur anlaşılmaz tabii.
aynı yıl hababam sınıfı serisinde de konuşacağımız ertem eğilmezin çektiği mavi boncuk filmi vizyona girer. emel sayın tarık akan, zeki alasya, metin akpınar ve kemal sunal tarafından kaçırılır. fakat altın yürekli kardeşleri çok seven emel sayın onlarla yaşamaya başlar. filmde herkes fenerbahçelidir. emel sayın evin babası münir özkula fenerbahçe beresi örer. münir özkul bereyi aldığında odanın duvarında asılı şampiyon fenerbahçe yazan postere döner ve elini yüreğine koyarak bir bakış atar.
1974ün en komik fenerbahçeli filmli ise salak milyonerdir. metin akpınar zeki alasya kemal sunal ve halit akçatepe´nin define peşinde koşan kayseri´li 4 bitirim kardeşi oynadıkları filmde. bir kazı sırasında inönü stadının çimlerinden çıkarlar. tam o sırada fenerbahçe ile galatasaray maç yapmaktadır. galatasarayın sarı kırmızı formalarını gören kafadarlar takımı kayseri sanırlar. halit akçatepe maç sırasında fenerbahçeli cemilin yanına koşar ve
cemil abeeeyy noolur beşten fazla atmayın der.
1977 yılında inek şaban komedi ile dramı birleştiren yapısı ve o dönemde futbolcu kaçırma gibi olayları tiye aldığı öyküsüyle dikkat çekici bir yapımdır. galatasarayda iken damarımı kesseniz sarı kırmızı akar diyen kaleci bülent fenerbahçe tarafından kaçırıldığında damarımı kesseniz sarı lacivert akar diyerek o günün profesyonellik anlayaşını tefe koyar.
1980 yılında çevirdiği gol kralıda benzer konuyu işler.
1978 yılında ise şener şenin neşeli günleri, zeki alasya metin akpınarın petrol kralları halkın fenerbahçeliliğini vurgular.
1985 yılında çevrilen ya ya ya şa şa şa filminde ilyas salmanın canlandırdığı kapıcı çocuğunun ünlü bir fenerbahçeli futbolcu olduktan sonra yaşadıkları o dönem fenerbahçe ve türk futbolunun içine düştüğü çıkışsızlığı dramatik bir şekilde ortaya koyar.
yeşilçam ve fenerbahçe deyince hababam sınıfını ayrıca değerlendirmek gerekir. sıkı fenerbahçeli rıfat ilgazın eseri ertem eğilmezin elinde türk sinemasının en önemli serisi olarak ortaya çıktı. mahmut hoca ile öğrencilerinin yaşadığı köşe kapmacada hep bir fenerbahçe maçı için okuldan kaçma hikayesi vardı. hele hababam sınıfı uyanıyordaki şu sözler unutulmaz,
biz ne çakiyorsak bu hayatta bir trabzondan, bir de mahmut hocadan.
2000 yıllarında ertem eğilmezin oğlu ferdi eğilmez hababam sınıfının yeni versiyonunu çekti. oyuncular hikayeler hep değişti. ama aynı kalan fenerbahçe sevgisiydi
şunu artık hepimiz kabul edelim: türkiyenin en büyük takımı değil türkiyenin kendisidir fenerbahçe.. bizim kendimize benzer fenerbahçe.. bizim sinirlenmemize bağırmamıza aramızdaki dalaşmaya birbirimizi suçlama şeklimize.. yani bizim ruh hâlimiz ne ise türkiyenin ruh hâli her şeyi fenerbahçededir. o yüzden fenerbahçe aşılamaz bir takımdır. yani biz fenerbahçe ile maç yapan takımlarız.. bu gerçeği buraya koyalım.. çünkü 100 yıl geçti hâlâ fenerbahçeyi yenmek bayram neşe. herkes toplanıp feneri yenmek için bir araya geliyor
türkiye ligi her ne kadar 34 haftadan oluşuyorsa da aslında bir sezon boyunca her takımın iki kere fenerbahçe ile karşılaştığı bir süreçtir.
ve islam çupi'den bir yazıyla bitirelim...
türkiye'de, fenerbahçe cumhuriyeti sağlıklı başarılı ve ilkse bu ülkede her
şey mutlu ve huzurludur. esnafın yüzü güler, parakendeci ve toptancıların
tezgahında mal kalmaz. tiyatrolar, sinemalar, sazlar, barlar meyhaneler fuldur.
stadlar türkiye'nin her vilayetinde lebaleptir. fenerbahçe gittiği her kente
kendi ile birlikte büyük bereketini götürür, i...ler diye uğurlanmasına rağmen.
fenerbahçe cumhuriyeti ortalıkta yoksa, türkiye yoktur, futbol yoktur, bolluk
yoktur, insanlar yoktur, canlılar güç nefes alır ve bu ülke kısa süre sonra
yaşayan yer olmaktan çıkıp, mezarlık olur. fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk
büyüklüğü, ne kupa büyüklüğüdür. onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte,