savaşı 3 boyutuyla 2 boyuta perspektifsiz aktarırken; kan ve göz yaşı döktüren bir olayın insan üzerindeki etkilerini duygudan bağımsız bir şekilde, görüneni değil, asıl gerçekliği göstererek resmedebilme sanatıyla* yapılmış bir pablo picasso tablosudur.
"arka planda ispanyol iç savaşının en ağır vahşeti sergilenmektedir" demek en büyük yanılgıdır. çünkü arka planda kalmış yansıtılmak isteneni ön plana çekebilmektir kübizm. kucağındaki ölü bebeğine ağlayan kadın(anne?), üzerindeki boğa, acı çeken at, atın altındaki asker, atın üstündeki ampül ve ampüle boş gözlerle bakan kadın, camdan içeriye girmeye çalışan gaz lambalı korkmuş kadın ve daha nicesini görüyoruz resimde. aslında her biri farklı zamanlara tekabül eden olaylar ve bu olayların kişileri, kübist yaklaşımla aynı anda ve aynı odada resmedilmiş. boya ve ışık oyunları değil geometrinin gerçekliğinden faydalanılmış.
1931'de ispanya krallığı yerini antimilitarist bir cumhuriyete bırakmıştı. bu politikaların ürünü olarak 1928'den beri tuğgeneral francisco franco'nun komutanlığını yürüttüğü zaragoza askeri akademisi kapatıldı. krala yakınlığıyla tanınan franco'nun da rütbesi düşürüldü. buna ilk etapta karşı çıkmayan franco, gerici güçlerin güçlenmesiyle tümgeneralliğe terfi alarak geri döndü ve genel kurmay başkanlığına kadar yükseldi.
sağ yönetimin ülkedeki denetim gücünü kaybetmesinin ardından parlamento 1936 başında dağıtıldı. yapılan seçimlerde halkçı cumhuriyetçi cephe, kralcı milliyetçi cepheyi büyük bir hezimete uğratarak başa geçti. karışıklıkları bahane eden franco olağanüstü hal istedi ancak, hem isteği reddedildi hem de kendisi genelkurmaydan uzaklaştırılarak kanarya adalarına bir nevi sürüldü. bunun üzerine franco sağ yönelimli komutanlarla halkçı yönetimi devirmek üzerine planlar yapmaya koyuldu. 17 temmuz 1936 günü yayımlanan bildirisiyle de ayaklanmayı resmen başlattı. madrid ve barselona garnizonları dışındaki çoğu garnizon ayaklanmaya katıldı ve 1 nisan 1939'a kadar süren ve milliyetçilerin kesin zaferi ile sonuçlanan ispanya iç savaşı başlamış oldu. milyonlarca sürgün, yüz binlerce ölü, yaralı ve de büyük maddi tahribata yol açan bu iç savaşın ardından, ikinci ispanya cumhuriyeti yıkıldı ve franco'nun faşist diktatörlüğündeki ispanya krallığı kuruldu.
hitler ve mussolini tarafından iç savaş sırasında milliyetçi cepheye destek olarak yüzbinlerce asker, birer uçak filosu ile çok sayıda zırhlı ve tank birlikleri gönderilmişti. nazi almanyası'nın gönderdiği gönüllü kondor lejyonu, iç savaş sırasında hava kuvvetlerinin taktik ve teorilerini deneme fırsatı buldu. pablo picasso'nun bu eserinde resmettiği guernica'nın 27 nisan 1937'de, nazi luftwaffe'ına bağlı kondor lejyonu ve italyan aviazione legionaria'sına bağlı uçaklarca yoğun hava bombardımanı ile yok edilmesi de bunlardan biriydi. saldırının komuta kademesinde de "gelmiş geçmiş en iyi savaş pilotu" kabul edilen red baron'un, kuzeni vardı. saldırıda yaklaşık 1700 kişinin öldüğü söylense de bombardıman teçhizatının miktarı ikinci dünya savaşı ile kıyaslandığında (bkz: dresden) bu sayının 300-400 olduğu kabul edilmektedir. ancak, bu bile bu saldırının vehametini azaltmaya yetmemektedir.
pariste sürgünde bulunan cumhuriyetçi ispanyol yönetimi paris dünya fuarı'nda sergilenmek üzere picasso'dan bir tablo sipariş etmişti. picasso'ya ise, bombardıman gerçekleşinceye kadar ilham gelmemişti... tablonun paris fuarında sergilendiği pavyonun girişindeki paul eluard'ın şu şiiri de dikkat çekicidir:
"ispanya'nın vazgeçilmez birliği için savaşıyoruz.
ispanyol toprağının bütünlüğü için savaşıyoruz.
ülkemizin bağımsızlığı için ve
ispanyol halkının kendi kaderini belirleme hakkı için savaşıyoruz."
Bu şiirden de anlaşılacağı üzere halkçı-cumhuriyetçi cephe, milliyetçi geçinen cepheye göre daha vatansever bir konumda olmuştur.
bir sergisinde, küçümser bir tavırla: "bunu gerçekten siz mi yaptınız?" diye soran alman generaline verdiği "hayır, siz yaptınız" cevabı, picasso'nun bu eserinde geometrik gerçekçilikle vermeye çalıştığı ekspresyonist nefret duygusunun gerçekten de ne kadar üst düzeyde olduğunu göstermektedir..
tablodaki at ve boğa figürleri konusunda da yer yer çelişkili de olmakla birlikte birbirinden oldukça uç noktalarda gezinen yorumlar yapılabilmektedir. at ve boğa figürleri, picasso'nun franco'yu önce atını yiyen sonra da kızgın bir boğa ile dövüşen bir canavar olarak resmettiği, yine paris dünya fuarı için hazırladığı franco'nun rüyası ve yalanı serisinde de karşımıza çıkmaktadır. patricia failing'e göre:
"at ve boğa ispanyol kültüründe önemli yere sahiptir. picasso resimlerinde bu iki figürü, birçok farklı anlamda kullanmıştır. bu yüzden guernica'daki at ve boğanın kesin anlamını bulmak çok zordur. bu iki figürün ilişkisi, picasso'nun kariyeri boyunca farklı şekillerde ortaya çıkan bir tür bale gibidir."
bizzat kendisinden tablosunu açıklaması istendiğinde ise picasso şunları söylemiştir:
"bu boğa bir boğadır ve bu at bir attır. resimlerimdeki belli şeylere birer anlam verdiğinizde bu doğru olabilir, ama bu anlamı vermek benim fikrim olmamıştır. sizin vardığınız fikirlere ve sonuçlara ben de varmış olmalıyım, ama içgüdüsel ve bilinçsiz olarak. ben resim yapmak için resim yapıyorum. nesneleri oldukları gibi çiziyorum..."
(kullanılan kaynaklar: wikipedia ve bilimum google aratması sonucu çıkan siteler)