Lise 1. sınıf ilk tarih dersi:
Efendim Tarih Hocamız bayan ve okulun müdür yardımcısıdır. Lise hayatına yeni başlamış olan öğrenciler olarak, okul büyüklerimizin sözlerine pek bi önem verirdik. Tarih Hocası için de okulun meşhur hocasıdır, ne yapın edin gözüne batmayın demişlerdi. Ve daha neler neler...
Hal böyle olunca dersine de pek bi stres ve merakla girmiştik. Neyse ki beklenen insan geldi, hiç kimse de görülmeyen* ders anlatımına başladı. Ama kimse onu dinlemiyor, dinleyemiyordu. Herkes hocanın karın bölgesinin aşağısına, fermuar kısmına odaklanmıştı. Çünkü fermuarının tamamı açıktı ve külotu görünüyordu. Kendisi bu durumu fark edememişti çünkü öyle bir göbeğe sahipti ki*, baksa da göremezdi. Bozuntuya verilmemeye çalışılan surat ifadeleri, ister istemez değişiyordu; hocanın üzerine dönen gözleriyle ciddiyetine geri dönüyordu. Kimisi üzülüyordu, dalgınlık işte, yazık ya diye. Kimisi de seviniyordu, müthiş malzeme olacağı için. Ama asıl mesele, bu durumu kimsenin hocaya söyleyemeyecek olmasıydı. Nitekim söyleyemedik de. Tenefüs oldu, hoca topladı evraklarını ve gitti. Dipnot: Fermuarı tamamen açıktı; ama pantolonu hiç düşmedi. Bi gıdım bile aşağıya inmedi. *