Bu yazarı en çok ben seviyorum. Ruhunda taşıdığı bitmez tükenmez enerjisiyle asla öğrenemedi vazgeçmeyi. Her şey geldi üstüne, yeri geldi küfür gibi isyanlar savurdu tanrısının tasavvuru imkansız suratına. Ve ardından çaresizce sıraladı isteklerini "n'olur beni de mutlu et" diye. Olmadı, tanrısı sanki onu yalnız bırakmıştı ve o, yalnız kaldıkça daha da güçlü olduğunu düşünerek yıkılmadan tüketti yılların her ayını, haftasını, gününü, saatini, saniyesini, saliyesini. tüm yaşanmışlıklardan yumruk büyüklüğünde tecrübeler oturttu göğüs kafesine ve bunların hepsine özetle "an" dedi. Sakladı o anları, her insanın bile iyi tek bir yanı kaldı, en saf hali kaldı içinde. Nefret etmedi kimseden, zamanla herkesin aslında kendi gibi olduğunu öğrenip, vazgeçti insanları tanımak için zaman harcamaktan. Sadece baktı ve gördü, önyargı diyenlere inat hep çıktı büyük ikramiye. açılan ağızlardan çıkan kelimeler asla örtemez gözlerin anlattığını.
en çok ben seviyorum bu yazarı, karanlığında aydınlık hayalleri olan, garip hallerin adamı.