hemen hemen her günlük gibi, gece tutulan bir günlüktür bu.
şu yıllar öncesine ait, kıytırık ajandaya verdikleri isme bak "günlük". gülmekten ölebilirim. hayır gece yazıyorum ki ben bunu, o zaman bunun adı niye "gecelik" degil. ama sen günlükten gündüzü mü anlıyorsun ki? gün aslında bu. bir gün 24 saattir şeysi. hmm olsun yine de adını sevmedim. neyse, bölünmeyelim lütfen. olmadan olmuyor. aslına bakarsan en çok bununu seviyorum senin. bölünmemden mi bahsediyorsun? sanırım, karar veremedim. neyse.
elektrikler niye kesiliyor anlamıyorum. anlayınca nolcak onu da bilmiyorum ama kesilmesin istiyorum elektrikler.
sabah oluyor, penceremi açıyorum, güpgüzel hava. niye? çok lüzumsuz güzellikte ama. böyle olsun istemiyorum ki ama ben. yelegim nerde acaba? hırkam burda. küsmüştür belki bana, küssün! ihtiyacım yok ki benim ona.
ihtiyaç dimi ya! ihtiyaç duydugumuz zaman lazım bi'şeyler. niye durup dururken bir kaç kilo mahlep almıyoruz ki eve. pogacanın içinde nasıl güzel kokar halbuki! pogaca yapmasaydık keşke..keşke.. keşke.. kesilmeseydi elektrikler, anlamıyorum ki niye kesiyorlar.
diyor ya hani şarkıda;
bize ne suntalar ve cuntalar
flamingo yolları
science fiction shovları
ve daha neler neler gördük
yedi kat derinde yasaklar
kelimeler bitti tükendi
muska misali bir gizlilik
ve daha neler nelerrr
ne de güzel, ne güzel?
deneme bir-ki;
deneme beni!
üşüyor yine parmaklarımın uçları. bir-ki bir-ki.
düzenle olan bu oyunumda, mızıkcılık yapıp kaçıp gidicem oraya! bir-ki-üç-dört!