konusuyla beni geren bi film oldu john malkowich olmak.. çünkü cidden, akılcı bi senaryo işlemiş. hele son anında saatin geceyi geçmesiyle emiliy'in içinde kalması, son kadrajda bile şaşırtıyo insanı.
en etkiliyici sahnesi, malkovich'in kendi beynine girmesi ve kimsenin görmemesi gereken şeyler olduğunu söylemesi. insanların asla kendi olmadıklarını, oldukları hayattan mutlu olmadıklarını gösterdi resmen. piyanonun üzerineki kadın, malkovich'in karşısındaki kadın olan malkovich ve garson olan malkovich. malkovich de malkovich...
lottie kafese şempanzeyle kapatıldığında, ellerini çözmeden önce şempanzenin yaşadığı dejavu da süper bi ayrıntıdır aslında.
bengi dönüş çıkarımı gibi, fakat ölümsüzlüğü buldum demiyor muydu malkovich son sahnesinde eve gelen dostuna ve eşleri için. bi döngü, ölümsüzlük var demek ki.
ağır ilerliyor yine de sahneleri ve metafizikten bile dem vuruyor.
unutmadan craig'in kuklalarındaki ayrıntılar ise tek kelimeyle muazzamdı, kadın kuklanın ojesini itinayla sürmesi, estetik olarak parmak hızı ve kuklaların yüzündeki duruma göre hüzün.. başka bedende yeni duyguları hayata geçirmek diyeceğim de, ileri gitmek istemiyorum yani.*