Esasen isveçli olan arkadaşla aylarca kendisini isviçreli zannederek konuşmak, coğrafi ve linguistik inanılmaz hatalar yapmak; valide sultanın "gelirken iki limon al" talimatı üzerine Migros'a girip iki mandalina alıp çıkmak; yatakhanede telefon kulakta tutulurken cepler yoklanıp telefonu hiçbir yerde bulamayıp panik yaparak ortalığı velveleye vermek; akla komik bir şey geldiğinden sokakta yürürken bir süre karşıdan gelen herkesin yüzüne sırıtmak... şeklinde örneklerini yaşadığım olaylar.
En efsanesi sanırım, lisede okulumuza konferans için gelen bir ünlüyle el sıkışıp öpüştükten sonra başka bir ünlünün getirdiği, üzerinde okul kulübüne hitap eden bir yazı içeren çiçeğini bu uğurladığım ünlüye vermem olmuştu.