çok duygusuz bir insanım. bazen ciddi ciddi insanlara karşı bir şey hissetmediğimi düşünüyorum. hayatım boyunca arkadaşlarımı çok iplemedim. hatta hiç bir duygu beslemediğim, sırf bırakamadığım için konuşmayı sürdürdüğüm arkadaşlarım var. miyadını doldurmuş insanları postalamakta sorun yaşıyorum. ve biraz da bencilim. bir işin önünü sonunu düşünmeden konuşurum. karşımdaki insanın duygusal haline bakmadan cevaplar veririm. aslında keyfim yerinde olduğu sürece diğer insanların ne halde olduğuna çok kafa yormam. sallarım ya da takmam değil sadece kafa yormam. aklıma gelmez. öyle inceliklerim yoktur yani. birinin öldüğünü duyduğum zaman ilk tepkim gülmek olur. ama "ben aslında çok cool um o kurtuldu diye gülüyorum" tarzı anlamlı bir gülme değil. sadece beynim ağlama komutu vereceğine gülme komutu veriyor. tamamen fiziksel bir tepki yani. kendi dertlerimi anlatıp çare bekliyorum ama dinlediğim dertleri balık gibi unutuyorum. sırf bu yüzden çok sevdiğim bir arkadaşımı kırmama ve üzülmeme rağmen aslında beynimin dürüst bir köşesinin "s.ktir et" dediğini bilmem kendimden nefret etmeme sebep oluyor. eleştiriye tahammülüm yok. hep pohpohlanmak istiyorum. en ufak şeye ağlıyorum. insanları kırmak beni kahrediyor. tüm gün küçük çocuk gibi suratımı asıyorum. vicdan azabı duyuyorum. yani bir şekilde beynim bu ruhsuz halimi törpülemek istiyor iyi biri olmaya çabalıyor. ama asla duyarlı olamayacağımı biliyorum.
edit: cümlelerdeki zaman sorununun ve düşüklüğün farkındayım ama düzeltesim yok.