bildiğim kadarıyla insan astral seyahatte iken etrafını görebiliyor, normalde görmediğimiz canlılarla konuşuyor, duvarlardan falan geçebiliyor.
fakat bir şeyin tadına bakamıyor. yemekten bahsetmiyorum, sadece duyu olarak tat yok. duvarlardan geçtiğine göre dokunma da yok. hiç çiçek koklamayla ilgili astral seyahat hikayesi de duymadım.
bu durumda beş duyunun sedece ikisini kullanabiliyoruz. e şimdi uyaranlar farklı olsa da bunları algılayacak yapılar tamamen organik. bu açıdan bakıldığında görme ile dokunma arasında pek fark yok ki. nasıl biri oluyor da diğeri olmuyor? hani matrix revolutions'daki neo'nun görüşü gibi bir görüş olsa, böyle ışıklı ışıklı, görmekten çok hissetmek gibi, o zaman daha bir anlaşılır bulacağım.
yanlışım varsa düzeltin, belki de beş duyunun tamamını içeren durumlar oluyordur. o zaman gene fiziksel bedeni arkada bırakıp fiziksel uyaranları algılayabilme olayı benim için gizemini korumaya devam eder, ama en azından durumu kendi içinde mantıklı bulurum. şu an ise astral seyahat yapıyor olmaktan ziyade beynin bunu yaptığına inanıyor oluşu daha olası gibi.