bunlardan biri beni çok fena keklemişti.
sene 1981. ilkokul birinci sınıftayım. malum o zamanlar uzay filmleri pek bir gündemde. zaten kanal yok, herkes aynı şeyleri izliyor.
bir de o yıllarda casio'nun dijital göstergeli saatleri yeni çıkmıştı. bu fırlamalardan biri sünnet hediyesi olarak bir tane edinmiş. ya 3'e, ya da 4'e gidiyordu.
birgün bahçede oturuyoruz tenneffüste. saati inceliyoruz.
-bak şimdi, burda yanıp sönen işaret var ya, o ufoların yaklaştığını gösteriyor. uzay gemileri buraya çok yakın.
-yaa?
-evet. bak şimdi buraya basıcam, ışık yanarsa ufolardan biri buralarda bir yere inmiş oluyo. bak basıyorum. aha ışık yandı. inmişler olum.
-aaaaaa!??
-yaa, şimdi bu düğmeyi de basılı tutucam, eğer rakamlar sürekli değişirse üzerimizde uçuyorlar ve muhtemelen saldıracaklar. bak şimdi basıyorum. aha, numaralar değişti. saldıracak bunlar.
-anneeee!
yanlız aga, adamdaki de nasıl bir hayal gücüdür, hadi biz cahiliz, tırsıyoruz, sınıfa bir kaçışım vardı ki sormayın, hala o anı hatırlayınca içim bir fena olur.
yıllar sonra memlekete gitmiştim, üniversiteyi yeni bitirmişim. arkadaşım pazarcılık yapıyordu, 4-5 tane tezgah kurmuş. geldi mi lan ufolar dedim, güldü.