sessiz noktalarımın efendisi. üzerimde bir sözlük. bilinmeyen bir dilde konuşulanlar ve her i.k.i. noktamın açıklaması. tam sözcüğünün kendini hiç bu kadar "tam" hissetmediği bir vakit. sözcüklerin hisleri vardır, kendi yerinize boğaziçi köprüsü dikmek istediğinizde de, yerin yedi kat altına inmek istediğinizde de, dilinizin ucundakiler, ağzınızdan sesli harflerle buluşup çıkmadığında da. her defasında yeniden başladım. sesli harflerimi, sessiz harflerimi kaybedip kaybedip tekrar tekrar buldum. sandıklardan çıkardım, küflü elbiselerin arasından, tozlu raflardaki kitaplarımın arasından. seçtim kullanacağım harfleri. yanlarında sessizleri de çaldım. bazen başkalarının harflerini çaldım, başkalarının sözcüklerini çaldım, onları hapsettim, beklettim. filmlerden çaldım bazı harfleri, mesela a, mesela ş, mesela k. harfleri birbirine diktim, seslileri yan yana koydum bağırmak için, sessizleri yan yana koydum, ben gittiğimde yalnızlığına bekçilik etsinler diye. ettiler. sana iyi baktılar. öyle bir baktılar ki, barışmanız için sesli harflerin gerekiyordu. oysa çoktan denizin dibini boylayan bir sandıktaydı.. sözcüklerini öğrendim senin. başkaydı dilin. şimdiye hiç görmediğim, duymadığım, dokunmadığım sesli harflerin vardı. duymadığım suskunlukların vardı. nefesini dinledim, uyurken, beklerken, bana baktığında nefesini dinledim, kalbine yakınca uyudum sonra, kalbimi çiğnedim sonra. ve kendimi sana bakarken yakaladım. gizli bölmelerimden seyrettim seni, çekmecelerin içine saklandım. küçücük bir gezegen yarattım, kalbini dikip kalbime, sonra gece buradan başlar, bitmediği de olur dedim. sonra bizden uçak yaptım, ne demek istediğimi biliyorsun, bulutlar başka türlü ağzından çıkamaz çünkü...