cebinde taşıdığı bütün para ile duygusal ilişki içine giren adamdır.
sürekli " aaa bende bozuk yok yaa " der. elleriyle ceplerini dışarıdan avuçlayıp " sende bozuk var mı ? " cümlesiyle meşhurdur.
+ hacı bende bozuk yok sen versene yol parasını.
- ne demek kardeşim.
+ şurda bi çay içelim, anaa simitçi iki simit alalım mı ?
- olur.
elini cebine atar, bi 50 lik çıkarır, simitçiye uzatır. simitçi kabul etmez. senin suratına bakar, senden bozuk para bekler. o bakışı bilirsin, " sende bozuk para vardır " bakışını tanırsın. üçünüzde bilirsiniz o 50 lira orada bozulmayacak. o şerefsiz arkadaşın cebinde ilelebet muhafaza edilecek.
oturur çayı içersin. kalkarken adisyonu aldığı gibi kasaya koşar.
dandik bi kahvede iki çay içtik. kaç para tutacak ? senin o 50 liğini bozabilecek bi babayiğit bulunabilecek mi ?
hayır.
+ ya kusura bakma hacı bugün hep sana yüklendik, bozamadılar parayı. memlekete ekonomisi ne kötüymüş lan, hiç bi esnafta 50 lira bozuk yok.
- hahaha. önemli değil ya.
+ neyse başka sefere inşallah, bi dahaki görüşmemizde ben yine bu 50 lirayı getiricem yanımda. bakalım ne kadar dayanabileceek. harcamasam bari.
- yok yok merak etme. sen harcamazsın onu. yani harcayamazsın.
+ ya şimdi minibüste yine sorun olacak bu para. bozuk varsa versene.
- .........
edit: hep bozuk parası olmayan adam. düşün biraz, düşün. "hep" e kafan mı takıldı ? hadi birlikte ilerleyelim.
her seferinde,
her zaman,
sürekli,
daima,
always coca cola,
hep.
"hiç bozuk parası olmayan adam" la "hep bozuk parası olmayan adam" birbirinden farklıdır. entry okunursa "hiç parası olmayan adam"ı anlatmadığım anlaşılır. gül gibi entrymi edite boğdurdun ey okumayan yazar.