dağa çıkanların ardında bıraktığı hikayeler

entry5 galeri
    5.
  1. gerilla diye bir şey yoktur en başta. eğer ki tanımı gerilla üzerinden yapıyorsanız niyet kardeşlik, hak hukuk falan değildir. neden mi?

    kürdün de türk'ün de meşru devleti vardır hak aramanın yolu yöntemi de bellidir. sen eline silahı alıp milletin evladına sivil asker demeden ölüm kusan, pusu kuran kansıza gerilla diye güzelleme yaptın mı o iş baştan faşizme girer ve karşındaki muhatabı dışlarsın. hazreti isa'nın çok güzel bir lafı vardır "kılıçla yaşayan, kılıçla ölür" der. o yüzden eline silah alıp türk milleti'ne ve onu temsil eden görevlilere, simgelere ve otoriteye saldıran insanın ölümü de adaletin yerine getirilmesi ile ilgili bir detaydır. çok üzülüyorsa anne ve babalar öncelikle evlatlarına sahip çıkacaklar o yüzden. öykü içinde çok muğlak bir şekilde üstünden geçiliveren dağa gitme hikayesi "zorla" ya da "kaçırılarak" olmuyorsa ailenin ihmali ve aczi sözkonusudur.

    defalarca söyledik yöredeki huzursuzluk konusunda sebep aradığımızda zemin bir anda kayganlaşıyor; yatırım yapılıyor, kaynak arttırılıyor dendiğinde kültürel haklar diye bağırışılıyor, bu ülke içinde bir çok halka tanınmayan bazı haklar açıkçası "egemen türk ulusu" nun vicdanını yaralayacak şekilde adeta imtiyaz ölçüsünde tanındığında ise bu sefer ekonomik kalkınma, yoksulluk türküsü tutturuluyor. "dinimizi yaşamamıza engel oluyor tc" diyen bile çıktı gerisini hesaplayın artık. çok dramatik şekilde devlet o yöreyi aman sesleri çıkmasın diye ekonomik açıdan neredeyse bir "serbest bölge" ilan etmiş durumda. senin o isyanından dağlara taşan elemanların yedi ceddi ne verdi bu ülkeye ben ve bütün çevremdekiler çalışıp didinip neler veriyoruz. vergi yükümüz ağır, telefonu, elektriği, petrolü dünyanın başka yerinde olmayan fiyatlardan alıyoruz, devlet sokakta simit satan garibanın bile gırtlağına oturuyor buralarda... buna mukabil otoyollardan, içinde oturduğun kendi mülkünse evinden bile vergi alıyorlar. bizim dağa çıkmak için emin olun sizden daha fazla sebebimiz var. neden mi? onca sömürülmemize rağmen, evlatlarımızı kurban vermemize rağmen hala yetemiyoruz üstüne bizden vahşice oranlarla toplanan artı değerin çok ciddi bir kısmı bu dağcılık meraklısı gençlerin oraya akıtılıyor. o "teröre harcanan 400 milyar" sakızına konu olan miktarın ne kadarı askeri harcama biliyor musun kardeşim; üçü aşağı beşi yukarı 120 milyar dolar. bunun içinde ordu orda boş otursa bile harcanacak bakım ikmal giderleri de var. geri kalan miktar 25 yıldır oraya tarım destek kredisi, enerji hatlarının bakımı, teröristlerin yıktığı yatırımların yenilenmesi ve adeta uçaktan para atmaktan farklı olmayan yöntemlerle dağıtılan sosyal yardımlar olarak harcandı. ben burda sokakta su içsem o bölgeye para yollamış oluyorum, ilaç alınca sizlere de ilaç alıyorum, fatura ödeyince bir lambanızı da ben yakıyorum. onun üzerine benim değerime, insanıma kurşun sıkana gerilla diyip yüceltilince alınıyorum, üzülüyorum. bu yapılan da faşizmdir hem de allahıdır. nalıncı keseri olmayalım.

    bir de sana bir hikaye anlatayım sizin oralarda 1980 -90 arası kaç kişi yurtdışına gitti bir düşün hesabını yap. benim ikisi akrabam olmak üzere tanıdığım 10-12 insan yıllarca pasaport alamadı bu devletten. gençlik ateşiyle iki gösteriye, bir iki toplantıya gitti diye. ülkücüsü de var bunun, devrimcisi de. karşı tarafın trajedisi deyip duruyorsunuz ama üzgünüm o adam hem yasal açıdan hem de vicdanen suçlu ve cinayet şebekesi üyesi. elinde silah bulursa beni veya bu sözlükteki herhangi birini öldürmeye azimli. bu adam kardeşlik, sevgi ya da toplumsal bilinçten, vatan sevgisinden, dinden, imandan, ahlaktan yoksun ise buna neden acımak zorundayım ben? kazancı bedih öldüğünde çok üzüldüm, utanmasam belki ağlardım da çünkü kıymetli adamdı, sanatçı adamdı sobadan zehirlenip gitmesi içime oturdu, kahretti ama ibrahim tatlıses'e üzülemedim hatta "oh olmuş!" dedim... belki sizlere de bu bir ipucu olur.
    0 ...