minik elyaf bebek topları ile zevki doruklarda yaşarsınız salon futbolunda.
benim vardı o toplardan, ve bu işi ciddiye alıyordum, okuyun pişman olmazsınız.
şampiyonlar ligini salondaki televizyondan izlerdim, kura çekimini, maçları, maç öncesi hangi dizi varsa onu bile. o zamanlar halılar serilirdi, ve inanın salonda tek yaşayan benim. misafir gelmez bize, salonda oturulmaz. benim bilgisayarım vardır o yüzden salon benim odam gibi yıllardır, o yıllarda da öyleydi.
kağıtlara 32 tane takım adı yazar, bunları karıştırır torba niyetine kültablalarına koyardım ve 4 er takımlı 8 grubu kura çekimi ile belirler, her takımı her grubu ayrı bir kağıda yazardım. yanlarında da 3 er boşluk, deplasmanını oynatmazdım elbet. ama tüm grup maçlarını oynatırdım tek tek, sonra 16, çeyrek, yarı final ve finali oynatırdım. maçlarda toplam 5 gol hakkı vardı ve sırayla her takıma atak yaptırırdım, bu şekilde şampiyonlar ligi oynardım.
ayrıca karşı duvardaki kanepenin dibini kale olarak kullanırdım, salonun ortasındaki kanepe de baraj olurdu, inanın o topa deli gibi falso verdirirdim artık deli gibi oynar olmuştum.
yine kağıtlara futbolcu isimleri yazar her birine 5 er frikik attırırdım ve şampiyona düzenlerdim.
eskiden topa vuramadığım için kaleci yapılırdım, sonra bunu ciddiye alıp futbol okuluna gitmediğim halde lise takımına seçildim azmedip. ama bu salon futbolunu oynaya oynaya ergenlik yıllarımı son vuruşları abartısız 20 puanlık bir forvet olarak geçirmiştim.