bazı insanlar var aramızda (hayvan demeye dilim varmıyor) sırf bir festivalde ödül aldı, yönetmeninin daha önceki bir filmini beğendi, ya da karşı cinsten birisi profilinde abuk subuk bir filmi favorilerine ekledi diye oturup saçma sapan bir sinema olayına dakikalarını saatlerini harcıyorlar.
kendi başına ne b.k yerse yesin zerre tasarrufumda değil ama bir ortamda el mecbur film izlenecekse tutup da neden o filmi izlemek, izletmek istenir, insanlar esir alınır anlamak mümkün değil.
evet az önce (ki şu an saat 05:00) entellektüel bir tecavüze uğradım. hayır, öyle filmden anlamayan bir adam da değilim, bu uğurda okul uzatmış, sevgili değiştirmiş, ev arkadaşıyla kavga etmiş birisiyim. bir filmde elle tutulur kısacık bir sahne bile varsa hakkını verir, izlenmeye değer bulurum. ama arkadaşım, fransanın bir küçük kasabasında, bir karı kocanın bitmek bilmeyen düşmanlıklarının, çözümsüz dargınlıklarının, ayrılmaya g.tleri yemeyip hayatı birbirlerine zehir edişinin 2 saat boyunca tekrar tekrar farkına varılması beni ne kadar ilgilendiriyor? elemanın bi de üniversite öğrencisi güzel mi güzel taş gibi bir metresi var. bi akşam yine karısıyla kavga edip metresine gidiyor, bi sevişiyorlar tam 15 dakika. nuri bilge ceylan bile bu kadar saygısız değil izleyiciye. tarkovski olsa neyse diyecem, o tam bir şerefsiz.
tam bir denyo.
hiç mi düşünmez bu yönetmenler, film çekildiği dönem yeni bir şey deniyor olabilirsiniz, çağın ötesinde fikirleriniz olabilir ama bu filmleri yıllar sonra abidik gubidik insanlar alıp izleyecek, onlar için hiç bir şey ifade etmeyecek yaptıklarınız. eline kamera alan film çekmiş arkadaş.
burdan hazır hızımı almışken o filmlere yok jüri özel ödülü, yok gelecek vaat eden genç yönetmen, yok ömür boyu başarı ödülleri gibi anten kunten ödüller verip de afişlere, cd kaplarına bilme nerde bilmem ne ödülü kazandı diye yazdırtrıran jüri üylerine seslenmek istiyorum; amına kodumun şuursuzları!