şimdi gözlerinizi kapatmadan bir otopazarın da olduğunuzu hayal edin çocuklar. sağlı sollu dizilmiş arabalar; yıkanmışlar, parlatılmışlar, temizlenmişler, neredeyse bakire kız gibi hanım hanım duruyorlar fakat değiller.
bir tanesini çok beğenip satın alıyorsunuz ve atıyorsunuz kendinizi yollara. siz gazı kökledikçe, sonuna kadar bastıkça bana mısın demiyor. dayıyorsunuz sonuna kadar ama siz bastıkça o gidiyor. sizden önceki sahibi sıfır bir şekilde alıp motorunu hunharca, acımasızca, bağırttıra bağırttıra açmış vermiş gazı köküne köküne, çılgınlar gibi eğlenip, deliler gibi coşmuş üzerinde ve sıkılınca ikinci el pazarına götürüp satmış.
şimdi siz bu arabaya ne yaparsanız yapın banamısın demez gider fakat bir kaç zaman sonra artık dökülmeye parçalanmaya başlar çünkü ilk sahibi acımasızca kullanıp, tüm zevk verecek aksiyonları üzerinde denemiştir, drift yapmıştır, patinaj çekmiştir hatta ve hatta bol bol roketleme ile doldur boşalt bile yapmıştır.
size kalan ise sadece; döküntü, ayağımı yerden kessin, işimi görsün ve getirsin götürsün mantığı ile alınması gereken bir otomobil.
işte bu açıdan baktığımızda; gençliğinde hunharca hoplatılmış, kokusunu bir çok erkeğin yatağında bırakmış ve bol bol zina yapmış bir kız; bildiğiniz ikinci el otopazarların da satılan otomobile benzer. nokta